179

Allah, samimi

mü'minleri, içinde bulunduğunuz şu durumda bırakmak istemez. Buradaki hitap, Hazret-i Peygamber zamanındaki bütün samimi inanç sahiplerine ve münâfıklaradır.

Nihayet, pisi temizden ayırır. Allahü teâlâ, sizi böyle olduğunuz gibi, münafıklarla iç içe bırakmaz. Münafıkların müminlerden ayırdedilmesini ister. Allahü teâlâ, vahyetmek sûretiyle, münafıkların durumunu peygamberine bildirir. Yahut da, cihad ve hicreti emretmek şeklinde onları ortaya çıkarır. Böylelikle, samimi mü'minlerle, münafıklar bilinmiş olur.

Allah sizi, gayba vâkıf kılacak da değildir. Allah, sizin hiçbirinize, gayba dair bilgi vermez, böylelikle de, kalbi erde olan imanı veya inkârı bilemezsiniz.

Fakat Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Onları, seçilmiş yüce kullar kılar. Onlar da, Allah'ın kendilerine bildirdiğinden başkasını bilemezler. Sadece Allah'ın kendilerine vahyettiğini bilirler.

Öyleyse, Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer, gerçek şekilde

iman eder ve münafık olmaktan

korkarsanız, bu iman ve takvanızın karşılığı olarak

size, mahiyeti bilinmeyen,

çok büyük bir mükâfat vardır. Bu mükâfat, takvanın derecesine göre artar. Yüce maksatlara yürümek ve seçilmişlerin derecesine ulaşmak, ancak, takva ayaklarıyla hazırlanır. Allah'a ve O'nun peygamberine inanmak, kalple tasdik etmek ve şeriata sarılmakla mümkündür. Kurtuluş da işte buradadır, başka bir yerde bulunmaz.

Günlerini boşuna kaybetme kardeşim! Günlerin, senin en büyük sermayendir. Ancak sermayene sahip olduğun sürece kârlı çıkarsın. Allah'a itaat ve ibadetle, sermaye kazanmaya çalış! Hazret-i Peygamber'in sünnetini yaşat! Ölmeden önce ve vakit varken, ona salât ve selâm getir. Ölüler, iki rekât namaz kılmak, bir defa ”lâ ilâhe illallah" demek, ya da bir tesbih çekmek için kendilerine müsade edilmesini temennî ederler. Fakat kendilerine izin verilmez. Bunun üzerine, sağ olan insanların niçin hayatlarını boşa geçirdiklerine taaccüp ederler. Ne güzel söylenmiş: ”İnsanlar uykudadırlar. Öldükleri zaman uyanacaklardır." Samimi olan, münafıktan ayrılacaktır. Bu ayırım, dünyada, söz ve davranışla olduğu gibi, orada da, ak yüzle veya kara yüzle olacaktır. Allahü teâlâ: ”O gün, yüzler var ağarır, yüzler var kararır" (Al-i İmran, 106) buyurmaktadır. Allah bizleri, kıyamet gününde, yüzleri ak olanlardan eylesin.

179 ﴿