30

Kim bunu öldürme olayını ve az önce zikrettiğimiz haramları

zulüm ve düşmanlık kasdıyla işlerse, onu cehenneme sokarız. Haddini aşarak, zulüm ve tecavüz yoluyla bunları işleyeni, hakkı olmadığı şeyi alanı, azabı çok çetin ve tutuşmuş bir ateşe, yani cehenneme atarız.

Bunu yapıp, onları cehenneme atmak da,

Allah'a kolaydır. Burada, tehditte bir mübalağa vardır. Hiçbir kimse ondan kaçamaz ve direnemez.

Akıllı insan, tehlikelere düşmekten kaçınmalıdır. Hukuka tecavüz etmemekte itina göstermelidir. Allah, malı ve nefsi korumayı, aynı anda emrediyor. Bu ikisi, insana hayatını devam ettiren ikiz kardeşler gibidir.

Malı bâtıl yollarla yemek, insanın hem dinini, hem de dünyasını perişan eder. Doğrudan kendisine zarar verir ve helâk olmasına sebep olur. Bazı işlerin etkisi dünyada görülür.

Anlatıldığına göre sultanın biri, Şeyh Alâuddevle'ye bir ceylân göndermiş ve bunun helâl olduğunu söylemiş. Şeylı de demiş ki: ” Ben Tus'ta idim. Emirlerden biri bana, tavşan getirdi ve kendi eliyle avladığı için helâl olduğunu ve yememi söyledi. Ben de ona, İmam Ca'fer Sadık'a göre, tavşanın bana haram olduğunu söyledim. Bir başka gün de, ceylân getirerek, o ceylânı, babasından kalan at üzerinde, kendi eliyle yaptığı okla avladığını ve yememi söyledi. Bunun üzerine aklıma şu geldi. Amirlerden biri, Mevlânâ Cemale iki tane ördek getirmiş ve ördekleri doğan vasıtasıyla yakaladığını söyleyerek, Mevlânâ Cemal'in bunları yemesini istemişti. Mevlânâ da: 'Söz, iki ördek konusunda değil, doğanın azığı konusundadır. Hangi yaşlı kadının tavuğunu yiyerek, avlayacak kadar kuvvetlendi acaba? Atının üzerindeyken avlamış olduğun ceylân, av ise de, atının yemi olan arpa hangi mazlumun azığıydı acaba?' demiş ve onu yememişti" dedi.

Terzinin biri, büyüklerden birine şöyle sormuş: ” Zalimlerin elbisesini dikerken, zulme yardımcı oluyor muyum acaba?" O da demiş ki: ”Bu söz senin hakkında değil, iğne yapan demirci hakkındadır."

Bu gibi olaylar, zamanımızda pek az ise de, helâldan kazanmaya çok dikkat etmek gerekir. Çünkü ona ulaşmak çok önemlidir.

30 ﴿