78Her nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde de bulunsanız, hakkınızda takdir edilen müddet gelince, yine ölüm size ulaşır. Âyette kullanılan ”idrak" kelimesinden, onların ölümden kaçmaya çalışmalarına işaret edilmektedir. Allah ise, onların bu kaçma isteklerine son veriyor. Yüksek saraylarda bile olsanız, insanların çıkamıyacağı yüksek yerlerde bile bulunsanız ölüm sizi bulur. Ölüm için, belli bir yaşın da olamıyacağı, bilinen bir gerçektir. Ölüm için, belli bir zaman ve hastalık da yoktur. Onun için insan, her an için ölüme hazır olmalıdır. Hazret-i Peygamber buyurur ki: ”İştahları kesen ölümü, sık sık hatırlayın."m) Bu söz, çok kısa ve anlamlı bir sözdür. Bu söz, bütün öğüdü kendisinde toplamış olan en beliğ öğüttür. Her kim, ölümü gereği şekilde hatırlarsa, lezzetten de zevk alamaz ve gelecekte bile onu lezzet almaktan engeller. Onu, umduklarından uzaklaşmaya sevkeder. Fakat, kirli nefisler ve gafil kalpler, çok fazla öğüde ve kendilerine süslü lafların söylenmesine muhtaçtırlar. Yahut da Hazret-i Peygamberin, ” iştahları kesen ölümü, sık sık hatırlayın" hadisiyle karşı karşıya kalırlar. Allahü teâlâ da kelâmında: ” Her nefis ölümü tadacaktır" (Ankebût: 57) buyurur. Bu söz, kulağı olana yeter, ona dikkat edeni de gereği şekilde meşgul eder. Onlara, bir iyilik dokunsa, o nimetin Allah'tan geldiğini kabul ederek: 'Bu, Allah tarafındandır' derler. Ey Rasûlüm Muhammed! Onların, başlarına bir kıtlık ve buna benzer bir bir kötülük gelince de, bunu senden bilerek: 'Bu sendendir', senin uğursuzluğundan başka bir şey değildir derler. Tıpkı yahııdilerin: ”Muhammed Medine'ye girdikten sonra, meyveler azaldı, fiyatlar yükseldi" demeleri gibi. Ey Rasûlüm Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)! Sen de onlara de ki: İyilik de, kötülük de, 'hepsi Allah’tandır. İradesi gereği, dilediğine bolca verir, dilediğine de kısar. Bu topluma yani şu yahııdi ve münafıklar topluluğuna nasıl bir hastalık bulaşmış ve onıara ne oluyor ki, hayvanlar gibi bir türlü laf anlamaya yanaşmıyorlar. Eğer onlar, lâftan anlasalardı, her şeyin Allah katından olduğunu bilirlerdi. "Fıkh", anlamak demektir. Daha sonra bu kelime, özel bir anlam kazanarak, ”fetva ilmi" anlamını kazanmıştır. |
﴾ 78 ﴿