140

O, kitapta, yani Kur'ân'da

size şöyle bir hüküm

indirmişti:

Buradaki hitap, münafıklaradır. Mekke müşrikleri. Kur'ân konusuna giriş yaparlar ve bulunmuş oldukları topluluklarda onunla alay edip, Kur'ân'ı hafife alırlarmış. Daha sonraları da, Medine'de bulunan yahudi din adamları, Mekke müşriklerinin yaptığını yaparlarmış. Münafıklar da, bunlarla oturur ve onların bâtıl sözlerine uyuyorlarmış. Allahü teâlâ onlara hitap ederek şunları indirdiğini bildiriyor:

'Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, bunu yapanlar başka bir söze dalıncaya kadar, sözü değiştirip, Kur'ân'dan başka bir söze başlayıncaya kadar,

onlarla birlikte oturmayın. Onlardan yüz çevirmenin sebebi, onların, Allah ın âyetleriyle uğraşmaya dalmış olduklarını bilmektir. Bu da, ya görmek suretiyle, ya da işitmek suretiyle olur. Böylece, âyetlerle alay ederler, ya da inkâr ederler.

İnkârın dışında bir şeyle meşgul olmaları halinde, onlarla oturmak caizdir. Onlardan yüz çevirmekten kasıt, onların bulunduğu yerden ayrılmaktır. Sadece kalple buğzetmek, ya da yüzü başka tarafa çevirmek değildir.

Yoksa siz de onlar gibi olursunuz.' O esnada kendileriyle oturmaya devam ederseniz, siz de onlar gibi olursunuz. Onların yaptıklarını yaparsanız, inkâr açısından o Yehudilere benzer ve azaba uğrarsınız. Çünkü, küfre rıza göstermek de küfürdür.

Elbette Allah, cehennemde, münafıkları ve kâfirleri bir araya toplayacaktır. Allah'ın âyetlerini alaya almak için bir araya gelenler ve onlara uyup yanlarında oturanlar azaba ortak olacaklardır. Biliniz ki, orada bir arada bulunmak, ruhların birbirleriyle tanışıp ülfet kurmalarına sebep olur. Hazret-i peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ”Ruhlar, bir araya gelmiş ordulardır ” buyurmuştur.

Rivayet edildiğine göre yüce Allah, Yûşa' b. Nûn'a şöyle ilhamda bulunmuş: ”Senin toplumunun ileri gelenlerinden kırk bin, kötülerinden de altmış bin kişiyi helak edeceğim." Bunun üzerine Hazret-i Yûşa': ” Ey Rabbim! Kötüleri anladım, fakat iyileri neden perişan edeceksin?" diye sorunca. Allahü teâlâ şu cevabı vermiştir: ” Onlar, benim kızdığım şeylere kızmayıp, kötülerle birlikte yerler ve onlarla birlikte içerler."

Bir kimse, hacca veya savaşa giderken, günahkâr insanlarla bulunabilir. Fakat onlarla sohbet etmek suretiyle itaati terketmemelidir. Onlara kalbiyle buğzedip, yaptıklarına rıza göstermemelidir. Böylelikle, belki de günahkâr insan, tevbe etmiş olabilir. Toplumda lider durumunda olmayan bir kimse, müzikli ve oyunlu bir davete çağrılınca, bu davete gider. Fakat gücii yeterse, buna engel olması gerekir. Müftü ve hâkim gibi, lider durumunda olan birisi, müzikli ve oyunlu bir toplantıya çağrılınca, bu müzik ve oyuna engel olmak şartıyla gidebilir. Eğer engel olamazsa, toplantıyı terkeder. Eğer bu davet, bir masa başına yapılıyor ve orada içki içiliyorsa, kendisine uyulan bir kimse olmasa da orayı terkeder.

Davette meşru olmayan şeylerin olduğunu önceden biliyorsa, o davete kesinlikle gidemez.

140 ﴿