153Kitap ehli senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Bu âyet, yahudi din adamlarının Hazret-i Peygambere (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek: ”Eğer gerçekten peygamber isen, bize Hazret-i Mûsa'nın getirdiği gibi, gökten, bütün olarak bir kitap getir" demeleri üzerine inmiştir. Onlar Mûsa'dan bundan daha büyüğünü isteyerek: Yani ey Muhammed! Eğer onların seriden istediği şeyin büyiik ve ağır bir şey olduğunu düşünüyorsan, Mûsa'dan istedikleri şey bundan çok daha büyüktü. Sana teklif ettikleri sey, onların ilk bilgisizlikleri değildir. Onlar Hazret-i Mûsa'ya: 'Bize Allah'ı apaçık olarak göster' demişlerdi de... Bunlar, Hazret-i Mûsa'yla birlikte dağın eteğinde bulunan yetmiş kişiydi. Mûsa'nın Allah'la konuştuğunu gördüklerinde, dünya hayat larındayken, kendi gözleriyle Allah'ı görmek istemişlerdi. Bunun üzerine, zulümleri sebebiyle kendilerini hemen yıldırım gökten inen bir ateş çarpmıştı. Zulümleri de, imkânsız olan şeyi istemeleri ve işi sarpa sarmalarından kaynaklanıyordu. Allah'ı görmek istemelerinin sebebi, O'na olan sevgi ve O'nu yüceltme duygusundan kaynaklanmıyordu. Mûsa gibi, Allah'a olan iştiyakları da değildi. Onların bu istekte bulunmaları, sadece edepsizliklerindendi. Çünkü onlar, isyankâr insanlardı. Mutlu insan, başkasının nasihatini dinleyip öğiit alandır. İnkârcı bir karaktere sahip olan kimse, açıkça Allah'ı görse bile, yine de inanmaz. Mü'min karakterine sahip olan kimse ise, ışık serpintilerinin gelişinden, görmediği Peygambere, okumadığı kitaba da, açık bir mucize olmadan inanır. Tıpkı, Hazret-i Peygamberin: ”Peygamber olarak gönderildim" demesi üzerine, Hazret-i Ebû Bekir'in ”inandım" deyip, derhal teslim olması gibi. Ayrıca onlar kendilerine açık deliller geldikten, Firavuna, asâ, beyaz el ve denizin ikiye ayrılması gibi mûcizeler gösterildikten Sonra da buzağıyı ilâh edinmişlerdi. Yani onu, kulluk etmek istedikleri bir ilâh olarak kabul etmek istemişlerdi. Bu olay, geçmişleri tarafından işlenen ikinci hıyanet olayıdır. Tevbe etmelerinden sonra, günahları ve hıyanetlerinin büyüklüğüne rağmen biz bunu da bağışlamıştık. Hak etmiş olmalarına rağmen, köklerini kurutup, onları yok etmedik. Bu âyet, Allahü teâlâ'nın rahmet ve mağfiretinin genişliğine, nimetinin ve ikramının bolluğuna ve Allah'ın rahmetinin, hiçbir suçtan daha dar olmadığına işaret etmektedir. Burada, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek de yasaklanmıştır. Ve Mûsa'ya da apaçık bir güç vermiştik ve onlara hakim kılmıştık. Nitekim Hazret-i Mûsa onlara, günahlarından tevbe etmek üzere kendilerini öldürmelerini emretmişti. Onlar da kılıç darbeleri altında avlularında gizlenmeye çalışıyorlardı. |
﴾ 153 ﴿