162Fakat içlerinden, yani kitap ehlinden, Abdullah İbn Selâm ve arkadaşları gibi tevbe edip, ilimde ilerlemiş olanlar ve... Bunlara, ”ilimde ilerlemiş olanlar" sıfatı verilmiştir. Çünkii bunlar, damarlarıyla yeryüzüne kök salan ağaç gibi, ilimde sebat etmişlerdir. Abdullah İbn Selâm, Tevrat'ı biliyordu ve orada Hazret-i Peygamber'in övgüsünü okumuştu. Onun için: ”Hazret-i Peygamber'in yüzünü gördüğümde, onun yalancı bir yüz olmadığını anladım," demiş ve ona iman etmiştir. Kitap ehlinin dışında olan Ensar'la Muhacir'den diğer mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler, namaz kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. Burada, namazın faziletine işaret için, kelime mansub, zekâtın faziletine işaret için de kelime merfu' olarak zikredilmiştir.'“Allah'a ve ahiret gününe inanırlar" ifadesinde de durum aynıdır. Bu âyette de, peygamberlere ve kitaplara iman etmek konusu önce zikredilmiştir. Çünkü burada maksat budur. İşte onlara, büyük bir mükâfat vereceğiz. Cennette onlara, bol sevap vereceğiz. Çünkü onlar, iman ve salih ameli bir arada gerçekleştirmişlerdir. |
﴾ 162 ﴿