4(Ey Rasûlüm Muhammed!) Onlar senden kendileri için neyin helâl kılındığını soruyorlar. Neyi yiyebileceklerine ilişkin bilgi istiyorlar. De ki: 'İyi ve temiz olan şeyler size helâl kılındı. Sağlıklı kimselerin tiksinmediği ve çirkin karşılamadığı şeyleri yiyebilirsiniz. Nitekim başka bir âyette de şöyle denilmektedir: ”Temiz şeyleri onlar için helâl, murdar şeyleri de haram kılar" (Araf: 157) Temizin sözlük anlamı: Arzulanan, lezzet duyulan ve iştah çeken her şeydir. Kuşkusuz bu lezzet duyma ve hoşlanma, sağlıklı, sağduyulu ve sağlam karekterli kimselerin hoşlanmasıdır. Yoksa bedeviler tüm hayvanların etlerinden hoşlanırlar. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların, av için eğittiğiniz avcı hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin. Avcı hayvanlar deyince, sahibi için av yakalayan yırtıcı hayvanlardan pars, kaplan ve köpek; parçalayıcı kuşlardan da şahin, doğarı, kartal ve akbaba akla gelir. Bunlar eğitilmeye müsait hayvanlardır. Bu yüzden hepsinin avı helâldir. Kısacası av için yetiştirilip eğitilen avcı hayvanların yakaladıkları helâldir. Sanki denilmiştir ki: Av konusunda uzman olarak yetiştirdiğiniz ve Allah'ın size öğrettiklerinden kendilerine öğrettiğiniz; çeşitli plânlar ve bilgilerle donattığınız avcı hayvanların yakaladıkları size helâl kılınmıştır. Sahibi tarafından salınınca giden, sahibi dur deyince duran, dön deyince dönen; sahibi için yakaladığı avdan yemeyen av hayvanları, eğitilmiş hayvanlardır. Keşşaf tefsirinin yazarı: ”Allah'in size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz..." âyetinin açıklamasıyla ilgili olarak der ki: ”Herhangi bir konuda ilim sahibi olmak isteyen kimse o konudaki en yetkili ve en uzman kişiye başvurmalıdır. Uğrunda çok uzun yolculuk yapmak zorunda kalsa bile, o konunun inceliklerine dalabilen mütehassıslara müracaat etmelidir. Çünkü ehil olmayan birisinden bilgi alıp vakit kaybeden nice kimseler vardır ki, günlerini boşa geçirmişlerdir, o konunun uzmanıyla karşılaştıklarında dövünürler, parmaklarını ısırırlar..." İşte bu avcı hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin. Evet, bir kısmını; başka bir deyimle hiçbir şeyini yemediklerini yeyin. Çünkü bir parçasını yedikleri avı sizin için değil, kendileri için yakalamış sayılırlar. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Adiy b. Hâtem'e şöyle buyurmuştur: ”... Eğer senin avcı hayvanın, yakaladığı avdan yemişse, artık sen yeme. Çünkü onu kendisi için yakalamıştır." İslâm hukukçularının çoğu da aynı görüşü ileri sürerler. Ve (onları ava salarken) üzerlerine Allah'ın adını anın. Av hayvanını salarken Allah'ın adını anmayı ihmal etmeyin... Ebû Sa'lebe der ki: ”Ben Allah'ın Resulüne bir giin: ”Ya Nebiyyallah dedim, bazen kitap ehlinin yanlarında bulunuyoruz, onların kaplarından yiyelim mi? Bazen de okumla veya eğitilmiş av köpeğimle, ya da eğitilmemiş köpeğimle avlanıyorum, bunların hangisi benim için caizdir, ne yapmam lâzım?" Bu sorularım üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ”Sorduğun kitap ehli kaplarının durumu şudur: 'Eğer başkasını bulursanız, ondan yemeyin. Bulamazsanız, yıkayın ve ondan yeyin.' Avlanma durumlarına gelince: Allah'ın adını anarak okunla vurduğunu ye; Allah’adını anıp saldığın eğitilmiş av köpeği tarafından yakalananı da ye; eğitilmemiş köpeğin tarafından yakalanan ve kesmesine yetiştiğin avı da ye." Allah'tan korkun. Yasakları konusunda O'ndan sakının. Şüphesiz ki Allah, hesabı çok süratli olandır.' Hesabının gelişi çabuktur, ya da hesap görmeye başladığında hemen tamamlanır, en kısa zamanda gerçekleşir. Her iki açıklamaya göre de anlam şudur: Büyük, küçük her hususta hemen yakanıza yapışır, kurtulamazsınız. Bu âyet indikten sonra Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), kendilerinden yararlanılan köpeklerin beslenmesine izin vermiş, saldırgan köpeklerin ve zarar verip rahatsız eden şeylerin öldürülmesini emretmiştir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ”Kim, çoban, av ve ziraat köpeği dışında evde köpek beslerse her gün sevabından bir miktar azalır." Bu yasaklamanın hikmeti, misafirlere saldırdığından; gelip-giden fakirleri korkuttuğundan olsa gerek. Ayrıca köpek beslemek kâfirlerin gelcneklerindendir. Kâfirler, köpek bakımına çok önem verirler, onu çocukları gibi görürler. Çünkü aynı cinsten olanlar (yani nesil olanlar) arasında bir yakınlık ve alışkanlık meydana gelmektedir. Peygamberimiz buyuruyor ki: ”içinde resim, köpek ve cenabet kimse bulunan eve melek girmez." Buradaki melekleden amaç, rahmet ve istiğfar melekleridir. Hayır ve şerleri kaydeden melekler ise mükellefiyet çağma gelenlerden bir an bile ayrılmazlar. Resimlerden amaç ise canlıların, yani ruh sahiplerinin resimleridir. Çünkü bu tip evler puthaneleri andırmaktadır. Köpek ise iletiştir, sakınılması gerekir. |
﴾ 4 ﴿