| 6Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman, namaz kılmak istediğiniz zaman... Burada abdesti olmayan mü'minlere seslenildiği anlaşılmaktadır. Çünkü namaza kalkınca abdest almak, abdestli-abdestsiz herkes için değil, sadece abdesti olmayanlar için şarttır. İşte ey abdesti olmayan mü'minler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve ellerinizi dirseklerle beraber yıkayın. Yıkamak, yıkanması gereken yer üzerinden suyu akıtmak demektir. Yüz ise insanın kafa bölgesindeki ön cephesidir. Uzunluğu saçların bitiminden çenenin altına; genişliği bir kulak memesinden öteki kulak memesine kadar devam eder. Yüz bölgesinin sınırları şeriatte böyle belirtilir. Bu yüzden abdest alırken bu bölgenin tamamı yıkanmalıdır. Alimlerin çoğunluğu ”dirseklerin" de, yıkanması zorunlu olan bölgenin içinde yeraldığı görüşündedirler. Dirsek, kolun arka noktasıdır. Üzerine dayanıldığı için Arapça da ”dayanak" anlamında ”mirfak" olarak adlandırılır. Âyette de bu kelimenin çoğulu olan ”merâfık" kullanılmıştır. Başlarınızı meshedin. Mesh, el sürmek demektir. Ebû Hanife'ye göre meshedilmesi zorunlu olan miktar başın dörtte biridir. Çünkü Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) başının ön kısmını meshederdi ki, bu kısım başın dörtte birine tekabül eder. Bilindiği gibi baş, ön kısım, arka (ense) kısmı ve iki yan taraflar olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır. Ayaklarınızı topuklarla beraber yıkayın. buradaki ”ayaklarınızı" anlamına gelen ”ercüleküm" kelimesi, gramer bakımından ”yüzleriniz" anlamındaki ”vücûheküm" kelimesine matuftur. Yani yüzlerinizi yıkadığınız gibi, ayaklarınızı da yıkayın. Nitekim peygamberimizin açık ve yaygın uygulaması, sahabenin tatbikatı ve miictehid imamların görüşleri de bunu desteklemektedir. Ayrıca yıkanacak bölgenin sınırlandırılarak net bir biçimde belirtilmesi de bu görüşü teyid etmektedir. Zaten meshetme olayında sınır belirleme söz konusu olmaz. Sınırlandırma yıkanacak şeyler için mümkün olabilir. Öte yandan abdest için bu dört organın tahsis edilmesinin sebebi ve hikmeti şu olabilir: Hazret-i Adem yüzüyle yasak ağaca yönelip eliyle meyvesini alınca; ayağıyla ona doğru yürüyüp ona dokundurduğu elini başının üstüne koyunca, sanki günahlarına keffaret olsun diye yiice Allah Âdem (aleyhisselâm)'e bu dört organı yıkamasını emretmiştir. Nitekim Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ”...Kul yüzünü yıkayınca günahları göz kapaklarının altından çıkar gider." Denmiştir ki, Allahü teâlâ diğer ümmetler arasından Ümmet-i Muhammed'in farklı özellik ve nişanlara sahib olması için söz konusu abdest organlarını yıkamayı sâdece onlara tahsis etmiştir. Nitekim lıadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: ”Onlar kıyamet günü abdestden dolayı farklı özellik ve alâmete sahip, yüzleri pırıl pırıl bir halde gelirler. Ben ise onlardan önce havzın başında bulunurum." Bilindiği gibi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Fetih günü beş vakit namazı tek abdestle kıldı. Bunun üzerine Hazret-i Ömer: ”Ey Allah'ın Rasûlü! Daha önce hiç yapmadığın bir şeyi bugün yaptın?" dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki: ”Bile bile yaptım ey Ömer." Yani, her namaz için yeni abdest almak gerekmez. Abdest bozul maçlıkça aynı abdest le birkaç namaz kılınabilir. Ancak, her farz için yeni abdest almak, güzel bir davranıştır. Abdest yenilemenin kişinin iç dünyasını da olumlu etkilediği, aydınlatıp nurlandırdığı açık bir gerçektir. Hatta Allah'ın bir kısım salih kullarının, gıybet, yalan ve öfke gibi durumlarda bile abdest tazeledikleri nakledilir. Kuşkusuz abdest nefis ve şeytanın karanlıklarını dağıtan bir nurdur. Öte yandan, abdestten sonra iki rekât namaz kılmak sünnettir. Rivayet edildiğine göre Allah'ın Rasûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), Bilâl'e şöyle demiştir: ”Bilâl! Söyle bana, sen islâm'da kabul olunması en çok umulan ne amel yaptın? Çünkü ben Cennette iken önümde senin ayak seslerini işittim." Bunun üzerine Bilâl şu cevabı vermiştir." Bana göre yaptığını en değerli amel, gece veya gündüz abdest aldığını zaman, ardından kılabildiğim namazdır. Eğer cüniip iseniz temizlenin, gusül (boy) abdestinizi alın, yıkanın. Ancak bu temizleme, vücudun bütün dış kısmını yıkamakla gerçekleşebilir. Hatta tırnakların altında hamur artığı bulunsa, suya engel olduğu için, gusül geçersizdir. Ancak suyun ulaşması çok zor olan göziin içi gibi bölgeler bunun dışındadır. Burun içi ve ağız içi gibi yerler ise, hem yıkanmaları zor olmadığından, hem de buraları yıkamak herhangi bir zarar vermediğinden, yıkanmaları gereken yerlerdir. Temizlenme ve yıkanmanın hem bedenî, hem de dinî pek çok yararları vardır: Her şeyden önce bu, gusletmeyen kâfirlere bir muhalefettir. Bir kısım hastalıklara sebep olan alçak psikolojik dürtüler bununla giderilir. Şehvet duyguları teskin edilir. Bedaius-Sanai fi Âhkami'ş-Şerâi' adlı eserde, neden bütiin vücudun sidik ve dışkının çıkmasından dolayı değil de, meninin çıkmasından dolayı yıkanmasının gerektiğine ilişkin olarak şu hikmetler anlatılır: 1- Meninin inmesine sebep olan cinsel ilişki, etkisini bütiin vücutta gösteren bir lezzet ve nimettir. Dolayısıyla bu nimete karşı yapılacak şükür, ancak bütün vücudun yıkanmasıyla gerçekleşebilir. Oysa sidik ve dışkının çıkışında böyle bir genel etkilenme söz konusu değildir. 2- Cünüplük tüm vücudu kuşatır. Çünkü ciinüplüğe sebep olan cinsel ilişki, tüm bedenî gücün kullanılmasıyla gerçekleşir. Hatta çok cinsel ilişkide bulunanın güçsüzleştiği; cinsel ilişkiden uzak kalanın güçlendiği bilinen bir gerçektir. Şu halde cünüplük, imkânlar oranında içi ve dışıyla tüm vücudu kapsar. Oysa abdestsizlik öyle değildir. Bunun etki alanı yüzeysel ve dardır. Çünkü abdestsizliğe sebep olan başlıca faktör, yeme ve içme olayıdır. Yeme ve içme ise bütün vücutta değil, belli bazı organlarla gerçekleşir. Bu yüzden abdestte tüm vücut değil, bazı dış organlar yıkanır. 3- Abdest, ilâhî bir görev olan namaz kılmak ve yüce Allah'ın huzuruna çıkmak için gerekli olan bir yükümlülüktür. İşte daha mükemmel bir görev yapmış olmak için, namaz kılacak olan kişi, en temiz ve en güzel bir durumda bulunmalıdır. En mükemmel temizlik de bütün vücudun yıkanmasıyla mümkündür. Hatta mümkün olursa, abdestte bile tüm vücudun yıkanması daha güzel olur. Ancak sık sık tekrarlandığından dolayı burada kirlenmeleri en çok muhtemel olan organlar yıkanır. Gerçekten abdest organları en çok kirlenen ve en fazla gözlenen organlardır. Zorluk ve meşakkati ortadan kaldırmak ve kolaylığı sağlamak amacıyla yüce Allah'tan bir lütuf olarak, bütün bedenin yıkanması yerine geçmek üzere, bu organların yıkanması yeterli görülmüştür. Cenabetlik durumunda ise herhangi bir zorluk söz konusu değildir. Çünkü sık sık karşılaşılan bir olay değildir. Dolayısıyla bunda mükemmelin aranması tabiidir. Eğer hastaysanız, ölüm tehlikesi olan, ya da su kullanımından dolayı uzun süre devam etmesinden korkulan bir hastalığa yakalandığınızda, yahut siz uzun ya da kısa bir yolculukta bulunuyorsanız veyahut herhangi biriniz abdest bozma yerinden gelmişse... Abdest bozma yeri demek rahatlamak için uygun olan yer demektir. Abdest bozma yeri olan heladan gelmek, abdest bozmaktan gelmek demektir. Adet olarak abdest bozmak isteyen bir kimse insanların gözünden kendisini gizlemek için helaya gider. Veya kadınlara dokunmuşsamz, cildiniz onların cildine değmişse, yani onlarla cinsel ilişkide bulunmuşsanız. Açık olarak ifade etmek müstehcen olacağından Kur'an'da bu tip kinayeler çok kullanılır. Bu ifadeler Kur'an'ın âdabını çok güzel yansıtır... Ve su da bulamamışsanız, suyu kullanabilecek imkândan yoksun iseniz... İşte bütün bu durumlarda temiz toprakla teyemmüm yapın. Yeryüzünden toprak ve ona benzer temiz bir şey alın ve onunla teyemmüm yapın. Yeryüzündeki toprağa doğrudan doğruya temiz denmesinin sebebi, bu özelliğe salıip olduğundandır. Yüzlerinizi ve ellerinizi toprakla meshedin. O temiz toprağı yüzünüze ve dirseklerinize kadar ellerinize sürün, meshedin. Rivayet edildiğine göre peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) teyemmüm yapmış, her iki ellerini dirseklere kadar meshetmiştir. Öte yandan teyemmüm abdest yerine alındığından onun gibi değerlendirilir, abdest organları meshedilir... Gramer bakımından ”vücûhikûm" kelimesinin başındaki ”be" harfi zaittir. Bu durumda toplu halde cümlenin anlamı şu olur: İki elinizi toprağa vurduktan sonra ara vermeden hemen yüzünüze ve kollarınıza götürün. Allah size bir zorluk çıkarmayı dilemez. Dini konularda sizi zor durumda bırakmak istemez. Fakat O, temizlenmenizi, günahları silen abdestle, günahlardan paklanmanızı ve üzerinize olan nimetini tamamlamak ister. Size bu kolaylıkları tanıyarak eksiksiz nimete kavuşturmak ister ki, şükredesiniz. Nimetinin şükrünü yerine getiresiniz... Şüphesiz elbiselerin temizlenmesinden ve yüzeysel beden yıkanmasından gaye, kalbin temizliğini sağlamaktır. Kalb ise iç âlemin özüdür. Kalbin ahlâki kirlerden temizlenmesi çok önemlidir. Ancak dış temizliğin de, kalbi olumlu etkilediği, onu parlattığı bilinen bir gerçektir. İşte ey miislüman kardeşim, sen titiz bir abdest alıp dış temizliğine özen gösterdiğinde, kalbinde daha önce göremediğin bir huzur ve mutluluk hissedersin. Bunun sebebi, madde âlemiyle mânâ âlemi arasında esrarlı bir ilişkinin bulunmasıdır. Madde âleminin temsilcisi durumunda bulunan yüzeysel vücutla, mânâ âleminin bir parçası olan kalb arasında da böyle bir ilişki vardır. Kalbin marifeti organlara yansıdığı gibi, organların durumları da kalbi etkiler. Aynı şekilde madde âleminden olan organların hareketinden kalbe nice eserler yükselir. Bu yüzden madde âlem indeki bir takım bedensel hareketlerden ibaret olduğu halde, yüce Allah namaz kılmayı emretmiştir. Hatta Allah'ın Rasûlü namazı dünyanın bir parçası olarak değerlendirmiştir. Nitekim bir lıadisde şöyle buyurmaktadır: ”Sizin dünyanızdan bana güzel koku, kadınlar ve gözbebeğim olan namaz sevdirildi." Kısacası, dış temizliğin içe de yansıması uzak bir ihtimal değildir. | 
﴾ 6 ﴿