2

Sizi başlangıçta

çamurdan yani su karıştırılmış bir topraktan

yaratan, sonra herbirinizin ölümü için

size bir ecel takdir eden O'dur.

Evet, insanoğlunun ilk maddesi topraktır. Çünkü insanlığın babası olan Adem (aleyhisselâm) ilk kez topraktan yaratılmış ve sonra soyu kendisinden türemiştir.

Allah, Hazret-i Âdem'i topraktan yarattı. Önce onu çamur yapıp sertleşmeye terketti, yani değişikliğe uğrayıp siyahlaşıncaya kadar bir kenara bıraktı. Sonra onu yaratıp şekil verdi ve ateşte pişirilmiş bir hâle gelinceye kadar bıraktı. Vurulduğunda ses çıkaracak kadar sertleştikten sonra ona kendi ruhundan üfürdü. Topraktan yaratmasının hikmeti ise, toprağın miitevâzi ve fedakâr bir konumda bulunduğundandır. Tevâzunun sonu ise yükselmektir ve kararlılıktır. Bu yüzden ”yüce Allah, kendi rızâsı için tevâzu göstereni yüceltir" denilmiştir. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de hep: ”Allah'ım, beni mütevâzi olarak yaşat ve mütevâzi olarak ruhumu al" şeklinde duâ ederdi.

Öte yandan her canlı için Allah tarafından belirlenen bir yaşama, sonra da ölme süresi vardır. Her birisi için, kendisine özgü bir zaman tanımıştır. Bu zaman dolduktan sonra mutlaka ölecek, ilâhi hüküm gerçekleşecektir.

Yeniden dirilmeniz için

tayin edilen bir ecel de O'nun kalındadır. Bu ecel O'nun ilminin sınırları içerisindedir. Bunun değişmesi ya da herhangi bir kimse tarafından engellenmesi söz konusu değildir. Hiç kimse bu vaktin ne zaman geleceğini bilemez. İnsanların eceli ise, genelde ölüm belirtilerinin meydana çıkması durumunda, ya da insanın yaşadığı süreyle orantılı olarak düşünüldüğünde yaklaşık olarak tahmin edilebilir. Kısacası, ecel her canlının sonu için tayin edilen bir vakittir. Bu vakit gelip çatmadan önce hiç kimsenin bilmesi, ya da müdahele etmesi söz konusu değildir. Nitekim yüce Allah'ın: ”Hiçbir ümmet kendisi için takdir edilen zamanı, ne öne alabilir ne de geciktirebilir." (Mü'minûn: 43) şeklindeki âyeti de bunu ifade eder.

Sonra bir de şüphe ediyorsunuz. Sizi ve sizin aslınızı yaratıp süreniz doluncaya kadar sizi yaşatanın Allah olduğu ispatlandıktan sonra, yeniden dirilme konusunda şüpheye düşmeniz yersizdir. Bu tutumunuzun hiçbir haklı gerekçesi yoktur. İlk defa maddeleri yaratıp, onları bir araya getiren ve ilk kez onlara bir hayat verip herbirisini belli bir süre yaşatan yaratıcının ikinci defa bu maddeleri bir araya getirip diriltmesi daha da basittir. Buradaki ”şüphe" kelimesi, ”mirye" kökünden alınarak kullanılmıştır. Aslında ”mirye", şüphe ile artan tereddüt demektir. Hatta Araplar, sağmak amacıyla sütünü artırmak için memesini ovaladım anlamında: Deveyi miryeledim, derler... ”Ölüp, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, tekrar dirileceğiz" (Mü'minûn: 82; Saffat: 16; Vakıa: 47) âyetlerinden de anlaşıldığı gibi tekrar dirilme olayına şüpheyle bakmaları dolayısıyla ”şüphecilikle" damgalanmaları iddialarının son derece temelsiz, tutarsız ve gülünç olduğunu vurgulamak içindir.

2 ﴿