99Gökten suyu, yani yağmuru indiren O'd ur. Yâni, Allahü teâlâ'dır. Ayetin bu noktasında üçüncü şahıs kipinden birinci şahıs kipine dönülerek şöyle deniliyor: İşte Biz, buğday, arpa, nar ve elma gibi her çeşit bitkiyi onunla, o su ile bitirdik. Kuşkusuz buradaki ”Biz" ifadesi çoğulluk için değil, yüceliğe işaret etmek içindir. Başka bir deyişle, yüce Allah şanını yüceltmek için bu ifadeyi kullanır. Öte yandan ”bitki" den amaç, yeryüzünde biten her şeydir. Bunlar ağaç gibi gövdesi olanlar olabileceği gibi, gövdesi olmayan normal bitki türleri de olabilir. Ondan da, yani normal bitkilerden de yeşillik meydana getirdik. Ardından bu Yeşillikten de, birbiri üzerine yığılmış, düzenle dizilmiş taneler çıkarırız, meydana getiririz. Bitkilerin geçirdiği aşamaya böylece işaret edildikten sonra, şimdi de ağaçların durumunu belirten bir örnek veriliyor: Hurmanın tomurcuğundan, tıpkı üzümde olduğu gibi, sarkıp yere yaklaşan ve rahatlıkla koparı labilen salkımlar çıkarırız. Yere yakınlaşan bu salkımlar küçük de olsalar oturanlar tarafından rahatlıkla alınabilir ve yükseklerde bulunan salkımlar da vardır. Yere yakın olanlar onlara oranla daha faydalı olurlar. Bu yüzden burada onlara işaret edilmiştir. Ayrıca o su sebebi ile yere yakın olmayan yaprakları birbirine benzeyen ve meyveleri bakımından ise birbirine benzemeyen üzüm bağları, zeytin ve nar bahçeleri meydana getiririz. Cennet kelimesi, gizli olmak, görünmemek anlamındaki ”eenne" kökünden türemiştir. İçerisinde ağaçların sıkça bulunduğu ve bir kısmı diğerini örttüğü için bu isim verilmiştir. Ayette çoğul olarak ”cermetler=bahçeler" şeklinde zikredilmesine gelince ancak bu durumda istifadenin tam olacağına işaret içindir. İşte ey muhataplar! Her birinin meyve verdiği zaman meyvesine ve onun olgunlaşmasına ibretle bakın. İlk başta zayıf ve hiç işe yaramaz gibi görünen meyvenin olgunlaştıktan sonraki durumuna bakın, lezzetinden ders alın! Aynı topraktan çıktığı ve ayın suyla beslendiği halde meyvenin ilk durumu ile son durumu arasındaki korkunç farkı ibretle seyredin! Birbirine zıt durumlara nasıl büründüğünü bir düşünün. Kuşkusuz tüm bu olağanüstü değişiklikler, rahmet, hikmet ve maslahat doğrultusunda bu koca evreni yöneten, her şeyi bilen, güçlü olan, hüküm ve hikmet sahibi bulunan Allah'ın kudretine dayanır. Şüphesiz ki, bunlarda, ibretle bakılması emredilen bütün bu işlerde iman eden bir kavim için hüküm ve hikmet sahibi olan yüce Allah'ın varlığına ve birliğine işaret eden birçok deliller vardır. Burada özellikle iman edenlerden söz edilmesi, Mü’minlerin delillerden en çok ibret almalarından dolayıdır. |
﴾ 99 ﴿