109İstemiş oldukları mucizelerden kendilerine bir mucize gelirse, ona mutlaka iman edeceklerine dair en ağır, en kaba ve en şiddetli bir biçimde Allah'a yemin ettiler. Rivayet edildiğine göre Kureyşliler Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: ”Ey Muhammed! Sen bize Hazret-i Mûsa'nın bir asasının olduğunu, bununla taşa vurduğunda on iki çeşme fışkırttığını, Hazret-i İsa'nın ölüleri dirilttiğini ve Hazret-i Salih'in kayadan bir deve çıkardığını anlatıyorsun. Öyleyse sen de bize apaçık bir mucize getir. Eğer dediğimizi yaparsan, sana kesinlikle iman ederiz." dediler ve bu konuda çok ağır bir şekilde yemin ettiler. İşte bunun üzerine yüce Allah, bu âyeti indirdi ve Hazret-i Peygambere şu emri verdi: Ey Rasûlüm Muhammed! Sen Kureyş halkına de ki: 'Mucizeler bütünüyle ancak Allah katmdandır.' İstediği zaman çıkarabilir. Bu benim yetki ve gücümün dışındadır. Çünkü ben, ancak bir uyarıcıyım... Ardından yüce Allah müminlere hitabederek onlara niçin mucizeler göndermediğini çok anlamlı ifadelerle şu şekilde açıklıyor: Onlara mucizeler geldiğinde dahi iman etmeyeceklerini bilemezsiniz. İstekleri yerine getirilse bile inanmayacaklarını siz nerden bilebilirsiniz ki? Her halükârda küfür ve inatta ısrar edeceklerini bilmediğiniz için -belki iman edebilirler diye- istedikleri mucizelerin gerçekleşmesini istiyorsunuz. Burada müşriklerin yalan yere yemin ettiklerine ve delilleri açıklamanın, ilâhî rahmete mazhar olmayanlara yarar sağlamadığına işaret ediliyor. |
﴾ 109 ﴿