120

Günahın, açığını da, gizlisini de, yani açık ve gizlisiyle bütün günahları

terkedin. Nitekim günahlar bu iki türden ibarettir. Dolayısıyla hem kalblerin, hem de diğer organların tüm yaptıkları bu ifadenin içine girer.

Şüphesiz ki açık ve gizli

günah kazananlar; hatalı işler yapanlar, âhiret yurdunda

yaptıklarından dolayı cezalandırılacaklardır. Ne olursa olsun, dünyada yaptıkları her şeyin karşılığını mutlaka göreceklerdir. Bu yüzden günahlardan sakınmak gerekir.

Kuşkusuz tüm günahkârlar tehlikeli bir durumda bulunmaktadırlar. Öyleyse ey günahkâr, aklanma! Çünkü, inayet-i ilâh iyenin her günahkâra nasip olması sözkonusu değildir. Başka bir deyişle sen, yüce Allah'ın bağışlanmalarını istediği kimselerden olduğunu bilemezsin. İlk plânda affedilenlerin sayısı azdır.

Rivayet edildiğine göre Mâik b. Dinar der ki: Ben Basra'da, cenaze taşıyan bir grup insana rastladım. Beraberinde cenazeyi uğurlayan başka kimseler yoktu. Onlara cenazenin hayattaki durumunu sordum, günahkârların ileri gelenlerinden olduğunu söylediler. Ben, namazını kılıp kabrine koydum ve bir gölgeliğe çekilip uyudum. Gökten iki meleğin inip kabrini açtıklarını gördüm. Birisi ölünün yanına indi ve diğer arkadaşına: ”Cehennemliklerden olduğunu yaz" dedi ve şöyle ilâve etti: ”Günahlara bulaşmamış bir tek organı bile yoktur..." Bunun üzerine arkadaşı dedi ki: ”Acele etme gözlerini incele" O da: ”Gözlerini inceledim Allah'ın yasakladığı şeylere bakmakla doludurlar" dedi. Bu kez: ”Öyleyse kulaklarına bak" dedi. Bu sefer de: ”Kulaklarına da baktım. Onlar da iğrençliklerle doludurlar" dedi. Bunun üzerine arkadaşı: ”O zaman, dilini araştır" dedi. O da şu cevabı verdi: ”Dilini de araştırdım. Dili de her türlü yasaklara bulaşmış ve haram işlemiştir." Bu kez arkadaşı: ”Öyleyse ellerine bak" dedi. Bunun üzerine de: ”Ellerini de araştırdım. Tamamen haram, şehvetler ve meşru olmayan lezzet ve keyiflerle dolu olduğunu gördüm" cevabını verdi. Bu kez de arkadaşı: ”Bir de ayaklarına bak" dedi. Bu sefer de cevabı şu oldu: ”Ayaklarını da inceledim. Onların da pisliklere ve iğrenç işlere bulaştıklarım gördüm..." Sonra tekrar: ”Acele etme, müsaade et; bir de ben bakayım" dedi ve ikinci melek de kabrine inip yanında bir süre kaldı ve önceki arkadaşına: ”Bak kardeşim, ben onun kalbini inceledim ve imanla dopdolu olduğunu gördüm. Öyleyse onun, rahmeti hak etmiş ve bağışlanmış mutlu bir kimse olduğunu yaz" dedi ve şöyle devam etti: ”Yüce Allah'ın lütfü, onun hata ve günahlarım kuşatacak kadar geniştir."

Evet, bu husus imarı sayesinde gerçekleşmişse de örnekleri azdır. Kısacası: ”Allah'ın ansızın yakalamasından ancak hüsrana uğrayan bir topluluk emin olur," (A'râf: 99)

120 ﴿