174işte böylece, yani anlatılan yüce menfaatlere tabi olmayı isteyen bu beliğ açıklamalarla, kâfirlikten, yani içinde bulundukları bâtıl üzere ısrardan ve babalarını taklitten dönmeleri için başka değil, adı geçen âyetleri açıklıyoruz. Birçok âlim, bir önceki âyette geçen ”söz almanın" gerçek olduğu görüşündedir. Çünkü İbn Abbas (radıyallahü anh)'tan şöyle rivayet edilir: Allah Âdem'i yarattığında sırtını mesnetti, böylece, kıyamete kadar yaratacağı her insanı ondan çıkardı. Buyurdu ki: ”Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Onlar da: ”Evet, sen bizim Rabbimizsin." O gün nida edildi. Kıyamete kadar olacak şeylerin (mukadderatını yazan) kalemin mürekkebi kurudu." Rivayet edildiğine göre, kendisine bu âyet-i kerime sorulduğunda Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle dedi: Bu âyetin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sorulduğunu işittim. O, şöyle buyurdu: ”Şüphesiz ki Allah Âdem'i yarattı, sonra eliyle sırtını meshetti ve ondan bir neslin çıkmasını istedi. Sonra buyurdu ki: Onları cennet için yarattım. Cennet ehlinin ameliyle amel ederler. Sonra tekrar sırtını meshetti ve ondan bir neslin çıkmasını istedi ve buyurdu ki: Onları da cehennem için yarattım ve onlar cehennem ehlinin ameliyle amel ederler. ” Eğer: ”Bu durumda söz, onlardan kâfir olanların aleyhinde nasıl delil olur? Onlar, Allah'ın kendilerini Âdem'in sulbünden çıkardığı zamanı hatırlamıyorlar?" diye sorulursa, şöyle deriz: Allah peygamberleri gönderdiğinde onlara bu ahdi haber verdiler. Onlar hatırlamasalar bile, peygamberlerin sözü aleyhlerinde bir delil olmuştur. Çünkü bilirsin ki, bir kimse namazından bir rekât terketse ve bunu unutsa, ardından güvenilir kimseler bunu kendisine hatırlatsa, onların sözü, aleyhinde delil olur. Ebû's-Sutıd der ki: ”Bunun anlamı şudur: Ey kâfirler! Kıyamet gününde: 'Biz bu ahdden habersizdik, teklif yurdunda bu konuda uyarılmadık, yoksa onun gereğiyle amel ederdik' demenizi istemediğimiz için ahdi ve onun açıklamasını zikretmek suretiyle yapacağımız şeyi yaptık." |
﴾ 174 ﴿