49

Onlardan bazıları: 'Bana izin ver, beni fitneye düşürme!' der. Ey Rasûlüm Muhammed! Tebük savaşına katılmamak için, bir takım bahaneler uydurmak suretiyle senden izin isteyen münafıklar: ”Bana izin ver, beni fitneye düşürme" derler. Buradaki fitnenin anlamı, günah ve isyandır. Onların izin istemelerinin sebebi, güya imkânlarının olmayışıdır. Yine onlar: ”Bizim imkânlarımız yok. Sen bize izin versen de vermesen de, savaşa katılmadığımız için günaha girmeyiz. Çünkü, bizim malımız mülkümüz, çoluk ve çocuğumuz arkada perişan olur. Esas fitneye o zaman düşeriz" derler.

İyice biliniz ki onlar, fitneye düşmüşlerdir bile. Onlar bu istekleriyle, savaştan geri kalmalarıyla ve peygamberin sözünü dinlememeleriyle, zaten fitnenin tam içinde bulunuyorlar. Onlar savaştan çekinmekle münafıklıklarını ortaya koymuşlar ve fitnede oldukları açıkça meydana çıkmıştır.

İnkarcıları, cehennem kuşatacaktır. Kıyamet gününde cehennem; münafıkları, inkarcıları ve diğerlerini çepeçevre kuşatacaktır. Çünkü onlar da, inkârın ve isyanın bütün sebeplerini kendilerinde bulunduruyorlar. Bu âyet, münafıklardan Ced b. Kays hakkında nazil olmuştur. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu adamı cihada teşvik etmek için: ” Ey Ced b. Kays! Rumlarla savaşa katılıp, onların kızlarını cariye edinmek istemez misin?" diye sorar. O da: ” Beni bırak da evde oturayım. Rum kadınlarından bahsederek beni fitneye sokma. Bilirsiniz ben kadınlara düşkün birisiyim. Savaşı kazanırsak, cariyelerin paylaştın İmasına kadar sabredemem ve Rum kızlarıyla ilişkide bulunarak fitneye ve günaha düşmekten korkarım" demişti. Hazret-i Peygamber bu sözleri duyunca, ondan vazgeçmişti.

Savaşa katılmamak, insanın cimriliğinden olup, çirkin özelliklerin en başında gelir. İbrahim b. Edhem: ”Cimrilikten sakının" der. ”Cimrilik nedir?" diye soranlara da şu cevabı verir: ”Dünya ehline göre cimrilik; kişinin, malına düşkün olması, onu kimseye vermek istememesidir. Ahiret ehline göre cimrilik ise; kişinin, kendisini Allah'a vermekte cimri davranmasıdır. Halbuki, kişi kendini Allah'a verse, Allah da onun gönlüne hidayet, takva, vakar, güvence, üstün ilim ve tam akıl verir."

Anlatıldığına göre, Ebî Cüheym b. Huzeyfe şöyle der:

"Tebük savaşında, ölüler arasında amcamı arıyordum. Yanımda birazcık su vardı. Kendisini ölüm anında yakalayabildiğim amcama yaklaşıp yüzünü sildim ve ”su vereyim mi?" diye sordum. Başıyla ”evet" dercesine işaret verdiği sırada bir ses duyuldu. ”Ah yanıyorum su!" diyordu. Amcam başıyla işaret ederek, suyu ona götürmemi istedi. Su isteyen bu adam, Hişam b. Âs'tı. ”Su vereyim mi?" diye sordum ve ”evet" cevabını aldım. Tam yanına yaklaştığım sırada tekrar yanık bir ses duydum: ”Ah yanıyorum su!" diyordu. Bana, bu ikinci sese koşmamı işaret etti. Koştum, fakat ne yazık ki şehit olmuştu. Suyu Hişam’a yetiştireyim derken, o da şehit olmuştu. Amcama yetiştirmeye çalıştım. Fakat o da şehit düşmüştü." Bu olay ”Hâlisatül-Hakâik" isimli eserde nakledilmiştir.

49 ﴿