12Sonra yüce Allah, onların azabı acele olarak istemeleri konusunda da yalancı olduklarını belirtiyor. Çünkü insan, hoşuna gitmeyen en küçük bir şeyle karşılaştığında bile sabredemez, o şeyin giderilmesi hususunda Allah'a tazarru' ve niyazda bulunur. Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: İnsana bir zarar dokunduğu zaman yatarak, oturarak veya ayakta durarak bize duâ eder. Yani biraz hastalık, fakirlik ve bunlara benzer sıkıntılarla karşılaşınca, bu zarar, ya yatmak zorunda kalacağı kadar ağır veya oturma imkânı bulacak kadar hafif, yahut da ayakta savuşturacak kadar basit olur. Ya da içine düştüğü zarardan kurtulmak için her durumda Allah'a yalvarır. Fakat Biz ondan sıkıntısını kaldırınca, duadaki ihlâsı sebebiyle sıkıntısını kaldırıp giderince, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan dolayı bize duâ etmemiş gibi yoluna devam eder. Sanki o, zararın giderilmesi için hiç duâ etmemiş kimselerin tavrıyla sıkıntı ve musibeti unutur, küfründe ve yanlış yolunda devam eder. İşte böylece haddi aşanlara yaptıkları iş böylesine süslü gösterildi. Yani Allah'a duadan yüz çevirmek, sıkıntı giderilince tekrar günahlara dalmak onlara şirin gösterildi. Bu âyette kâfir, haddi aşan kimse olarak adlandırılmıştır. Çünkü kâfir, dininde haddi aşmış ve haktan gafil kalmada sınırı tecavüz etmiştir. Şüphe yoktur ki kişi, harcamalarda haddi aştığı gibi, arzularına uymada, ömrünü zararlı ve faydasız yerlerde tüketmekte de sının aşar ve müsrif olur. |
﴾ 12 ﴿