92

Ardından geleceklere bir ibret olman için, bugün senin bedenini kurtaracağız. Yani, denizin derinliklerinden senin bedenini alıp, su üstüne çıkaracağız ki, İsrail oğulları seni görsünler ve öldüğünü kesin olarak bilsinler. Seni yalnız bedeninle kurtaracağız, senin arzu ettiğin gibi, ruhunla değil. Bu söz, Firavun'un isteğini tamamen yok ediyor. Mânâ şöyle de olabilir: Senin bedenini hiç bozmadan, olduğu gibi kurtaracağız. Tâ ki, onun senin bedenin olduğu hususunda hiçbir şüphe kalmasın. Arkanda kalan İsrail oğullarına bir alâmet ve bir ibret olsun. Çünkü İsrail oğullarında, Firavun ölmez diye bir kanaat meydana gelmişti. Onun için Mûsa (aleyhisselâm), Firavun'un denizde boğulduğunu onlara haber verince, onu yalanladılar. Geçip gittikleri bir yer olan sahile atıldığını bizzat gözleriyle görünce, ölümüne inandılar.

İkinci bir görüşe göre âyetin mânâsı şöyledir: Senden sonra gelecek olan milletlere, seni görenlerden akibetini işittikleri zaman ibret olsun diye senin bedenini kurtaracağız. Böylece senin bu ibretli durumun insanlara delil olur ve insanın hakimiyeti, gururu, durumunun haşmeti ne kadar ileri giderse gitsin, onun yine Allah'ın kulu olduğunu ispat eder. İnsan her zaman O'nun tasarrufu altındadır ve Rubûbiyet derecesinden son derece uzaktır.

Kevâşî isimli kitapta müellif şöyle demiştir: ”Cenab-ı Hak, Firavun'a, Rasûlüllah'ın Bedir savaşında öldürülüp kuyuya atılan müşriklere hitab ettiği gibi hitap etti. Şöyle ki; Allah (celle celalühü) Bedir savaşında müşrikleri bozguna uğratınca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), öldürülenlerin oradaki bir kuyuya atılmasını emretti. Sonra kuyunun başına gelip durdu ve şöyle konuşmaya başladı: ”Ey falanın oğlu filân! Ey falanın oğlu filân! Allah ve Rasûlünün va'dettiklerinin gerçek olduğunu gördünüz mü? Ben, Allah'ın bana va'dettiğinin gerçek olduğunu müşahede ettim. Siz Peygamberin ne kötü akrabalarısınız. İnsanlar beni tasdik ederken, siz beni yalanladınız. İnsanlar beni barındırırken, siz beni yurdum Mekke'den çıkardınız. İnsanlar bana yardım ederken, siz benimle savaştınız." Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'ın bu sözleri üzerine Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) dedi ki: ”Ey Allah'ın Rasûlü! Bu ruhsuz cesedlerle nasıl konuşuyorsun? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da: 'Onlara söylediklerimi, siz onlardan daha iyi işitiyor değilsiniz.'

Diğer bir rivayete göre şöyle söylemiştir: 'Allah'a yemin olsun ki, onlar söylediklerimi işitiyorlar, fakat hiçbir şekilde cevap veremezler.'"

Katâde şunu rivayet etmiştir: ”Allah, müşrikleri, azarlayarak, tahkir ederek, hasret ve sıkıntılarını artırarak, Rasûlüllah'ın sözünü işitmeleri için, diriltti." Onları diriltmekten maksat; ruhlarının cesetleriyle olan kuvvetli ilişkisidir. Konuşulanları dinleme noktasında, dünyadaki diriler gibi oldular. Çünkü ruh, cesetten ayrıldıktan sonra da, cesetle veya acbuz-zeneb (kuyruk kemiği) de olsa ondan kalan bir parçasıyla ilişkisi devam eder. Çünkü ceset; toprakta çürümek, yırtıcı hayvan ve kuşlar tarafından yenilmek ve ateşte yanmak gibi sebeplerle yok olsa bile bu kemik yok olmaz.

Cesedin ruhla olan bu ilişkisinden dolayı ölü kişi, kendisini ziyaret edeni tanır, onunla ünsiyet eder, selâm verdiği zaman selâmını alır. Bu durum hadislerle de sabittir. Çoğunluğun görüşüne göre ölü, bu ilişkiyle dünyada olduğu gibi hayat sahibi olmaz. Ölü ile diri arası gibi bir durumda olur. (Berzah âlemi)

Şüphesiz ki insanlardan birçoğu, âyetlerimizden gafildirler.

Âyetlerimizi tefekkür etmezler, onlardan ibret almazlar. Âlimler dediler ki: ”Firavun, zalimliğine ve aşırı inadına rağmen, ümitsizlik halinde de olsa iman etti. Fakat bu ümmetin Firavunu olan Ebû Cehil'i Cenab-ı Hak en şiddetli bir şekilde Bedirde gebertti de, onda iman ettiğine dair hiçbir alâmet görülmedi. Aksine, (Allah'ın laneti üzerine olsun) ruhu çıkıncaya kadar, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve müminler hakkında beslediği öfke ve kini artarak devam etti. Firavundan daha beter oldu. Akıllı olan bundan ibret almalı, inat, zulüm ve küfürde Ebu Cehil'in yolunu takip eden herkesi ona kıyas etmelidir. Her türlü fesat ve kötülükten kulların Rabbi olan Allah'a sığınırız!"

92 ﴿