103Biz, sonra peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Sanki şöyle söylenmiştir: Biz, inkarcı milletleri helak ederiz. Azabın inmesi anında peygamberlerimizle onlara iman edenleri kurtarırız. İşte böylece iman edenleri, her türlü sıkıntı ve azaptan kurtarmak Bizim üzerimize haktır. Bu cümlede, ayrıca söylemeye ihtiyaç olmadığını bildirmek için, peygamberlerin kurtarılmasından söz edilmemiştir. Âyette dikkatler özellikle şu hususa çekilmiştir: Hiç şüphesiz kurtuluşun biricik şartı imandır. Bütün milletler için geçerli olan Allah'ın kanunu budur. Gerçekten Allah (celle celalühü) geçmiş peygamberleri ve onlara iman eden müminleri kurtardığı ve onlara vâdettiği şeyleri yerine getirdiği gibi, Rasûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ve onunla beraber olan Ashab-ı Kiram'ı (radıyallahü anh) da kurtardı ve onlara vâdettiklerini gerçekleştirdi. Şeriat ve onunla amel devam ettiği sürece, yüce Allah, kıyamete kadar gelecek bütün inananları, kâfirlerin elinden ve şerlerinden kurtaracaktır. Kurtuluşun asgarisi ölümdür. Çünkü ölüm, mü’mine verilen bir armağandır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın, bir cenazeye rastladığında şöyle buyurduğuna dikkat etmez misin: ”Bu cenaze ya istirahat ediyor veya ondan dolayı istirahat olunuyor. ” 1211 Hadisteki istirahat eden: sâlih kişidir, dünyanın zorluğundan kurtulur, ruhanî mükâfatlarla Berzah âleminde dinlenir. Bu, nimetlerin yarısıdır. İstirahat olunansa, fâsık kişidir. Çünkü onun ölümüyle insanlar dinlenir. Eziyetinden kurtulurlar. Kendisi, berzah âleminde ruhanî azapla karşı karşıya gelir. Bu da cehennem azabının yarısıdır. İbâdetin en faziletlisi, genişliği beklemektir. Çünkü bu bekleyişte, kalbin istirahatı ve sabrın mükâfatı vardır. Sıkıntıya düşen mü’min, kendisini sıkıntıya koyanın Allah olduğunu ve o sıkıntıyı Allah'tan başka kimsenin gideremeyeceğini bilir. İşte bu inanç, sıkıntının acısını hafifletir, sabretmeyi kolaylaştırır. Böylece feryadı bırakır, gönlünde huzur hisseder. Başına gelenlerin Allah'ın hükmüyle olduğunu hatırlamayan ve Allah'ın kullarına karşı çok lütuf sahibi olduğunu unutan cahilin durumu ise böyle değildir. Çünkü cahil insan, içine düştüğü belâdan hiç kurtulamayacağı inancına kapılabilir ve farkına varmadan Allah'a acizlik nisbet eder. Sabah-akşam sıkıntının acısı içerisinde kıvranır durur. Dalâletten Allah'a sığınırız. |
﴾ 103 ﴿