114Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Manâ yönünden, namazla emredilenler umûmî ise de, hitap fert olarak Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yöneliktir. Yasaklardan sakındırma konusunda da, maksat ümmeti olduğu halde, Hazret-i Peygamber'in şahsında ümmete hitap edildiği olmuştur. Bu, Kur'an'ın üstün belagatının bir özelliğidir. ”Namazı ikâme"'den maksat, onu yerine getirmek, hep ayakta tutmaktır. Bu ifade, namazın, dinin direği olmasındandır. ”Gündüzün iki ucu'naım maksat ise, yatsı ve sabah namazlarıdır. Elbette iyilikler kötülükleri giderir. Genel olarak bütün iyilikler, özellikle de beş vakit namaz, küçük günahlara kefaret olur. Maksat, kötülüklerin kendisini gidermek değil, kötülüklere terettüp eden şeyleri (günahları) gidermektir. Çünkü kötülüğün kendisi yok olmaz. Hadis-i Şerifte: ”Vakitten vakte kılınan beş vakit namaz, Cuma'dan Cumaya kılınan namaz, Ramazan'dan Ramazana tutulan oruç, büyük günahlardan sakınıl dıkça, aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir",m buyurulmuştur. Güzel ameller, kötülükleri işlemekten alıkor. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor: ”Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor" (Ankebut: 45) Rivayet edildiğine göre, âyet-i kerimenin iniş sebebi şudur: Sahabeden Ebu'l-Yüsr el-Ensarî, hurma satıyordu. Yanına bir kadın geldi. Kadın çok hoşuna gitti ve: ”Evde bundan daha güzelleri var" diyerek kadını eve doğru götürdü. Kucaklayıp öptü. Cinsi ilişki dışında her şeyi yaptı. Kadın: ”Allahtan kork!" deyince bırakıp pişman oldu. Sonra Ebû Bekr'e gelip durumu haber verdi. Hazret-i Ebû Bekr: ”Günahını kimseye söyleme, Allah'a tevbe et" dedi. Ensarî yerinde duramayıp Hazret-i Ömer'e gitti. Ömer de aynı şeyleri söyledi. Ensâri yine yerinde duramayıp, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldi. Yaptığını ona haber verdi. Hazret-i peygamber: ”Rabbimin emri gelinceye kadar bekle, günahını gizle" dedi. İkindi namazını kılınca bu âyet-i kerime nazil oldu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâriye: ”Bizimle birlikte ikindi namazını kıldın mı?" diye sorunca o: ”Kıldım" dedi. Bunun üzerine Hazret-i peygamber: ”Haydi git. İkindi namazı bu yaptığına keffârettir" buyurdu. Sahabeden birisi: ”Bu durum sadece bu şahsa mı has, yoksa bütün insanlara mı?" diye sordu. Hazret-i Peygamber: ”Aksine bütün insanlara mahsustur" buyurdu. Diğer bir Hadis-i şerifte Hazret-i peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ”Birinizin kapısı önünde bir nehir olsa da, günde beş defa orada yıkansa, kirinden birşey kalır mı? Ne dersiniz? Sahabe: ”Kalmaz," dediler. Rasûlüllah da: ”işte beş vakit namaz da böyledir. Allah onunla hataları yok eder." buyurdu. Bilmiş ol ki; günahların hepsi pisliktir. İbadetler ise temizleyicidir. Günahlar, abdest organlarının suyu ile dökülür. İyi amellerin en güzeli, ibadetlerin en faziletlisi, Allah'ı bilmektir. Bunun yolu da Tevhid ve nefsin arzularına aykırı davranmaktan geçer. Kul Allah'ı zikrederek günahlardan kurtulur. Zikirle nefis arınır, kalb saflaşır. Âyet-i kerimede, gece gündüz zikir ve ibadete devama işaret vardır. Geceleyin dinlenmek, gündüz rızık aramak gibi zaruri haller bunun dışındadır. Çünkü insanın gücünde ve organlarında bıkkınlık meydana gelir. Geceleyin daha dinç bir halde ibadet ve taat yapabilmek için, uykuyla bu bıkkınlığın giderilmesi gerekir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür. Yani, namaz kılmak, istikamet üzere olmak, öğüt alanlar için bir derstir. Kim Allah'ın emrine uyar, dosdoğru hareket eder ve namaz kılarsa, hâl ve makamının hakikatine erer. Filozoflardan birisi şöyle demiştir: İstikamet üzere olan kişi dağ gibidir. Dağın dört işareti vardır: 1- Hararet onu eritmez. 2- Soğuk onu dondurmaz. 3- Rüzgâr onu sarsınaz. 4- Sel onu götürmez. Müstakim (dosdoğru) olan kişi de böyledir. |
﴾ 114 ﴿