| 7Kâfirler: 'Ona yani Muhammed'e Rabbinden peygamberliğinin doğruluğuna işaret eden bir âyet, açık ve net bir alâmet indirilmeli değil miydi?' derler. Çünkü Hazret-i Peygambere inen âyetleri saymıyorlardı. Rasûlüliah'tan, aydınlanmak için değil, inat olsun diye bir işaret istiyorlardı. Öyle olmasaydı, isteklerine cevap verilirdi. Bu, asanın yılana dönüşmesi, ölülerin diriltilmesi, kayadan deve çıkarılması gibi mucizelerdir. Bu yüzden Hazret-i Peygambere Allah (celle celalühü) tarafından: Sen ancak bir uyarıcısın yani onları uyarmak ve kötü akıbetten korkutmak için gönderildin, senin görevin onların isteklerine cevap vermek değil, Peygamberliğini doğrulayan şeyleri getirmektir, denildi. Çünkü o, her mucize gösterişinde, başka birisi gelip değişik bir mucize isterdi. Bu da peygamberlerin davetinin çökmesini gerektirir. Her toplumun bir rehberi var. Yani, her toplum için dönemlerinde revaçta olan konularda, o konuya uygun özel mucizeyle donatılmış, onları hakka yönelten ve doğruya çağıran bir peygamber gönderilmiştir. Hazret-i Mûsa döneminde sihir revaçta olduğu için, onun mucizesini onların yoluna yakın olan bir şekilde yaptı. İsâ (aleyhisselâm) döneminde tıp ileri olduğu için, onun mucizesini de tıpla uyuşan, ölüleri diriltmek, alaca hastalarını ve anadan doğma körleri tedavi etmek türünden yaptı. Bizim Peygamberimizin zamanında da, fesahat ve belagat egemen olduğu için, onun mucizesini de Kur'ân'ın fesahat ve belagatını insan gücünün ulaşamıyacağı bir seviyeye getirmesi şeklinde yaptı. Kendi yollarına ve yapılarına bu kadar yakın olmasına rağmen, bu mucizeye inanmadılar. Dolayısıyla daha başka mucizelere hiç inanmazlar. | 
﴾ 7 ﴿