96

Onlar Allah ile beraber başka bir tanrı edinenlerdir. Yani putları ve başka şeyleri tanrı edinenlerdir. Alay edenlerin burada Allah ile beraber başka bir tanrı edinme vasfıyla nitelendirildiklerini görmekteyiz. Onların bu şekilde tavsif edilmeleri Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı teselli etmek ve kendisine yapılan hitabı değersiz kılmak, önemsiz olduğunu ifade etmek içindir. Bu ifade alaycıların alaylarını sadece ona yöneltmediklerini, tam tersine daha büyük bir günah olan Allah'a şirk koşmaya cürete kalkıştıklarını vurgulayarak yapılmaktadır.

Yakında bilecekler. Bu ifade bir tehdit ifadesidir. Hükümdarların vaadlerinde ve tehditlerinde yeralan ”sevfe", ”lealle" ve ”asâ" ifadeleri o hükümdarın bu vaadinde ve tehdidinde doğru söylediğini ve ciddi olduğunu gösterir. Artık o sözden sonra vaadin veya tehdidin doğruluğu üzerinde herhangi bir şüphe yoktur. İşte bu âyette Yüce Allah'ın vaadi ve tehdidi de aynı üslûp üzere cereyan etmektedir.

Cumhura göre bu âyet-i kerime Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a eziyet etmekte ve onu alaya almakta ileri giden müşriklerin önde gelenlerden beş kişi hakkında nazil olmuştur. Yüce Allah bunları aynı günde helak etmiştir. Bunların helak edilişi Bedirden önceydi. Aralarında Amr b. El-Âs'ın babası el-Âs b. Vâil de bulunuyordu. el-Âs, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın arkasından burnuyla ve ağzıyla hareket ediyor, Peygamberi alaya alıyordu. Yağmurlu bir günde biniti üzerinde iki oğluyla birlikte sefere çıkar. Mekke'deki vadilerden birisine konaklar. Ayağını yere koyar koymaz beni yılan soktu der. Yılanı araştırırlar, fakat hiçbir şey bulamazlar. Ayağı şişe şişe deve boynu gibi olur ve oracıkta oluverir.

Bu beş kişiden birisi de el-Hâris b. el-Kays'tır. Bu adam tuzlu bir balık yer. Ardından şiddetli bir hararet vücudunu sarar. Nihayet su içe içe karnı patlar ve bulunduğu yerde o da ölür.

Bir üçüncüsü el-Esved b. el-Muttalib b. el-Hâris'tir. Bu zât oğluyla birlikte birgün çıkar. Kendine Cebrail gelir. el-Esved bir ağacın dibinde oturmaktadır. Cebrail dibinde oturduğu ağacı başına vurmaya başlar. Oğlundan yardım diler. Oğlu: Sana ilişen hiç kimseyi görmüyorum. Kendinden başka sana birşey yapan yok, der. Böylece el-Esved de olduğu yerde ölüp kalır. el-Esved ve arkadaşları, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a göz işaretiyle alay eder, onu gördüklerinde hep birlikte ıslık çalarlardı.

Bu bedbahtlardan bir diğeri de Esved b. Abdi Yeğûs'tur. Bu adam, ailesiyle birlikte yola çıkar. Kendisine öyle şiddetli bir ateş gelir ki sonunda kömür gibi kapkara olur. Bu kişi Müslümanları görünce sahabeyi alaya alarak arkadaşlarına derdi ki: ”Bakın, bakın. Kisrâların ve kayserlerin mülküne vâris olacak yeryüzü hükümdarları geliyor." Çünkü sahabenin elbiseleri eski, yaşantıları meşakkatli idi.

Beşinci bedbaht ise el-Velid b. el-Muğîre idi. Bu adam Halid b. Velid'in babası, Ebû Cehil'in amcasıydı. Birgün salınarak ve böbürlenerek yola koyulur. Nihayet ok yapan bir adamın yanında durur. Elbisesine bir ok takılır. Kibirinden dönüp de oku üzerinden atmaz. Ridâsının ucunu omzuna almak üzere çeker. İşte bu esnada ok, kolundaki hayat damarına rastlar ve o damarı keser. Ardından kanı bir daha hiç dinmez ve sonunda ölür.

96 ﴿