10Ey Kureyş topluluğu! Yemin olsun, size içinde sizin için öğüt bulunan yapmanız ve kaçınmanız gerekli olan şeyleri bildiren şanı yüce, delilleri apaçık bir kitap indirdik. O, ne bir sihir, ne bir şiir, ne de bir takım karışık rüyalardır. Hâlâ akıllanmaz mısınız? Yani düşünmüyor musunuz? İşin böyle olduğunu idrak etmiyor musunuz? Bazı müfessirlere göre de ”fîhi zikruküm"ün anlamı şan ve şerefiniz ondadır. O kitaptadır. Çünki o Arap diliyledir ve onda sizin için büyük şan ve şeref var demektir. Hadisi şerifte: ”Şüphesiz ki Allah'ın insanlardan ehilleri vardır. Kur'an-ı Kerimin ehli Allah'ın ehlidir ve onun gözdeleridir." ''buyrulmuştur. Yine hadisi şerifte: ”Ben sizleri apaçık bir yol üzerinde bıraktım. Gecesi gündüzü gibi aydınlıktır ve ben sizlere biri konuşan, diğeri de susan olmak üzere iki vaiz bıraktım. Konuşan vaiz Kur'an, susan vaiz de ölümdür." buyrulmuştur. Ebû Hureyre hazretleri der ki: ”Kim Kur'anı küçüklüğünde öğrenirse Kur'an onun etine ve kanma karışır ve kim de Kur'anı yaşlılığında öğrenirse Kur'an ondan kaçmaya çalışır. Zor öğrenir, çabuk unutur." Birinci sindeki hikmet, insanın küçüklüğünde kalbinin kendisini meşgul eden her şeyden, uzak olmasıdır. Çünkü böyle kalbe rastlayan bir şey orada yerleşir. Nitekim şair şöyle der: Ben aşk nedir bilmeden onun aşkı bana geldi. Ve bende boş bir kalp bularak hemen yerleşiverdi.  | 
	
﴾ 10 ﴿