2

Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine... Buradaki ifadeyle, zikredilen açık âyetlerin ayrıntılarına ve hükümlerinin açıklanmasına geçilmiştir. Zina, şer'î bir ak id, yani nikâh olmadan, cinsi ilişki kurmaktır. Zinaya boyun eğen kadına ”zâniye", zina yapan erkeğe de ”zâni" denir. Âyette ”zâniye", ”zâni"den önce geçmiştir. Çünkü zina fiilinde asıl itici güç rolünü oynayan kadındır. Nitekim kadın, erkeğe zina etme fırsatı tanımazsa zina fiili tahakkuk etmez.

Yüz değnek vurun. Burada ”değnek vurmak" anlamına gelen ”celd", aslında cilde vurmak demektir. Nitekim, ”karnına vurdu" sözünde ise karın anlamındaki ”batn" kelimesinden türetilmiş olan ”betane" kelimesi, sırtına vurdu anlamında da ”zahara" kullanılır. Âyet-i kerimedeki, yüz değnek vurma cezası, önceleri evli ve bekârlar için genel iken, daha sonra bu hüküm, evli olanlar için kaldırılmış ve yerine ”recm" cezası getirilmiştir. Nitekim Hazret-i Peygamber’in Maiz ve başka birini recmetmiş olması, evliler için bu hükmün kaldırılmış olması konusunda bizim için yeterli delildir. Aynı zamanda. Maiz’in recm edilmesi olayı, hadis-i şerifle Kur'an âyetinin neshine bir örnektir. Öyleyse, eğer zina suçu işleyen evli biriyse reemedilir; bekârsa yüz değnek vurulur.

Ebû Hanife'ye göre, evli olanın recmedilebilmesi için şu altı şart gerekmektedir: Müslüman olmak, hür olmak, akıllı olmak, erginlik çağına gelmek, evli olmak, bizzat cinsî ilişkide bulunmak... Bu şartlardan biri eksik olursa recm cezası uygulanmaz.

Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde, O'na itaatte ve cezayı uygulamada

o ikisine acıma duygusu sakın sizi kaplamasın! Burada acımak, ya da merhamet göstermek anlamındaki ”re'fe" kelimesinin belirsiz olarak gelmesi azlık ifade etmesi içindir. Yani, az da olsa, o kişiye acıma duygusu içine girmeyin. Aksi halde cezalarını hafifletme yoluna gidersiniz. Çünkü dövülen şahıs yalvarır, yardım diler ve kendine acındırmaya çalışır; hatta bayılabilir de. Bu manzara karşısında icra makamı veya cezayı uygulayan kişi, ona acıyarak Allah'ın hükmünü yerine getirmede ve tam yüz sopa atmada gevşeklik gösterebilir. Yani, sayıda eksiltme yapması yanında vurmayı da hafifletebilir. Oysa Yüce Allah, insan karakterinde mevcut olan acıma ve merhamet duygusuna büyük önem vermekle birlikte, bu fiili işleyenler için bunu nehyetmiştir. İnsan normal durumlarda şüphesiz merhametli olmalıdır. Ancak burada Yüce Allah'ın nehyettiği acıma, O'nun hükmünü yerine getirmeye engel olan ve dinî hükümleri ortadan kaldırmaya şevkeden acıma duygusudur. ”Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız" ifadesi, itici güc olmakta. Allah ve O'nun dini konusundaki hükümlere bağlılığı kamçılamaktadır. Çünkü Allah'a ve İslâm'a inanmak, Allah'a kulluk etmekte ciddiyeti gerektirir.

Mü'minlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Mü'minlerin, söz konusu cezanın uygulanması anında hazır bulunmaları; suçlunun, toplumun iyi insanlarından daha çok utanması, dolayısıyle cezayı daha fazla hissetmesi amaçlanmıştır.

Ayette geçen ”şuhûd" orada bulunmak, ”azap" da şiddetli acıtmak demektir. Azap olarak zikredilmesi bunun bir ceza olduğunun delilidir. Aynı zamanda ”nekâl" (ibret veren ceza) olarak zikredilmesi, tekrar aynı fiili işlemeye dönmekten men edici bir ceza olduğu içindir.

Erkeğe değnek vurulurken, ayağa kaldırılır, belden aşağısını örten kısmı hariç olmak üzere, elbisesi çıkartılır; başı, yüzü ve avret mahalleri dışında vücudunun her tarafına ceza uygulanır. Kadına ise, oturarak, sadece dış örtüsü, mantosu vs. çıkartılır ve öylece uygulanır. Öte yandan, birine hem sopa ve hem de recin cezası verilmediği gibi, siyasî bir amaç dışında, sopa ve sürgün cezası da birlikte verilemez.

Diğer taraftan zina eden hasta evli kimse de recmedilir, ancak cezası iyileşinceye kadar ertelenir. Zina eden hamile kadın da doğum yaptıktan ve nifas müddeti bittikten sonra recmedilir. Köleye ise, hür insana uygulanan cezanın yarısı uygulanır. Bu cezayı efendisi, otorite sahibinin izni olmadan uygulayamaz. Şafiflere göre ise izin olmadan da uygulayabilir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: ”Bir yerde had cezasının yerine getirilmesi, o yerin halkı için kırk günlük yağmurdan daha hayırlıdır."

Şüphesiz zina, haram ve dolayısiyle büyük bir günahtır. Huzeyfe'nin naklettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ”Ey insanlar! Zinadan sakının. Çünkü zinada altı kötülük vardır. Bunlardan üçü dünyada, üçü de âhirettedir. Dünyadaki kötülükleri: Zina, insanın değerini yok eder, fakirleştirir ve ömrü kısaltır. Ahirete yönelik olanları ise, Allah'ın gazabı, kötü hesap ve cehenem azabıdır. ”

2 ﴿