7Onlar yani müşriklerin ileri gelenleri şöyle dediler: 'Bu ne biçim Peygamber ki, bizim yediğimiz gibi yemek yiyor ve geçimini temin etmek için tıpkı bizler gibi çarşılarda dolaşıyor. Bu âyet-i kerime’de, müşriklerin Hazret-i Peygamber'i küçük düşürmek için kullandıkları ifadelere yer verilmiştir. ”Peygamber" diye adlandırılması da alaylı bir tavrın ifadesidir. Yani, ”Peygamberliğini iddia eden bu adama ne oluyor?" demektir. Böylece onlar Peygamber'in bir melek veya bir kral değil de normal bir insan olmasını kabullenememişlerdir. Nitekim melekler yemez ve içmezler; krallar da ihtiyaçlarını karşılamak üzere pazara çıkmaz ve diğer normal insanlar gibi serbestçe dolaşmazlar. Öte yandan inkarcılar, basiretlerinin yokluğu ve dar görüşleri dolayısıyla Peygamber'in kendileri gibi olmasını tuhaf karşılamışlardır. Aslında Peygamberleri diğer insanlardan farklı düşünmek, bedenleriyle ilgili değil, ancak iç âlemleriyle alâkalı olan durumlarda mümkündür. et-Te'vîlâtü'n-Necmiyye isimli eserde şöyle denilmiştir: ”Allahu teâlâ, kâfirlerin sağır, dilsiz, kör olduklarına ve düşünemediklerine işaret etmiştir. Çünkü onlar. Peygambere hayvani duygular taşıyan bir anlayışla bakmışlardır. Aslında kendileri, ruhanî ve rabbânî his ve duygulardan uzaktırlar." Bu sebeple, Hazret-i Peygamberin peygamberliğini ve elçiliğini anlayıp, ”Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Ancak o, Allah'ın rasûlü ve Peygamberlerin sonuncusudur." (Ahzâb: 40) âyetini kavrayamamışlardır. İşte bu yüzden Yüce Allah şöyle buyurmuştur: ” ...Onların sana baktıklarını görürsün, Halbuki onlar görmezler." (A'raf: 198) Ona, kendisiyle Peygamberle birlikte uyarıcı olarak uyarmada ona destek olacak bir melek insan ve cin suretinde değil de, kendi şekil ve suretinde indirilmeli değil miydi? |
﴾ 7 ﴿