10

Allah'ın şanı yücedir. Hayır ve bereketi pek çoktur.

O, dilerse sana dünyada bunlardan yani hazine ve bahçe vermekten

daha iyisini, alt tarafından ırmaklar akan cennetler verir. Fakat Allah, bu lütfunu âhirete bırakmıştır. Çünkü o, daha hayırlı ve daha devamlıdır,

ve senin için tıpkı âhiretteki gibi, dünyada da

saraylar ihsan eder. Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: ”Rabbim bana, Mekke'nin vadisi dolusu altın lütfetmeyi teklif etti. Bunun üzerine ben: ”Ey Rabbim! dedim. Bir gün aç kalır ve bir gün de doyarım. Aç kaldığım gün Sana yakarır ve Sana dua ederim. Doyduğum gün ise, Sana hamdeder ve Seni överim." dedim."

Hazret-i Peygamber'in, kendisi için fakirliği tercih etmesinin üç hikmeti vardır:

a- Zengin olsaydı, ona dünyayı şiddetle arzu eden bir zümre yönelirdi. Allahu teâlâ Peygamberi için fakirliği tercih etmiştir ki, ona yönelen âhireti arzu ederek yönelmiş olsun.

b- Allahu teâlâ, fakirlerin kalplerini dikkate alarak Rasûlü İlah için fakirliği tercih etmiştir. Bu sebeple zengin, malı ile teselli bulduğu gibi, fakir de fakirliği ile teselli bulsun.

c- Onun fakirliği, Allahu teâlâ'nın yanında dünyanın değersiz olduğunu göstermektedir. Nitekim Hazret-i Peygamber bu hususta şöyle buyurmuştur: ”Allah nezdinde dünyanın bir sinek kanadı kadar değeri olsaydı, oradan kâfirlere bir yudum su bile vermezdi."m

Müşrikler, Peygamber (sallalahü aleyhi ve sellem)'in sahip olmasını düşündükleri mala sahip olmamasından dolayı onu kınamışlardı. Şu bir gerçek ki Yüce Allah'ın bu malı ona vermeye gücü yettiği gibi, çok daha değerli olanını da vermeye elbette gücü yeter. Fakat Allah, kullarına menfaatlerine göre ve dileğine uygun olarak lütufta bulunur. Hiç kimse O'nun işine itiraz'edemez. O, dilediği kuluna marifet ve ilim kapılarını açar ve aynı kişiye dünya kapılarını kapatır, başka birine de tam aksini yapar. Şâir ne güzel söylemiş:

Yüksek altın dağlar, Onun olmak istedi. O ise buna karşı büyüklük gösterdi.

Dünyaya önem vermediği için zaruret ölçüsünden fazlasını istemedi. Zaruret de canını koruyacak kadarı geçmez.

10 ﴿