10

İnsanlardan öyleleri vardır ki, 'Allah'a inandık' derler; fakat Allahın durumu

hakkında kâfirler o gibi kimselere, inançlarından dolayı işkence etmeleri yüzünden

eziyete maruz kaldıkları zaman, insanların işkencesini şiddet ve korku yönüyle âhiretteki

Allah'ın azabı gibi tutarlar. Yani, iki azabı eşit sayarlar; dünyadakinden korkarlar ve devamlı olup kesilmeyen âhiret azabını ihmal ederek dinlerinden dönerler. Halbuki Allah'ın azabının şiddetini ve O'nun azabının yanında insanların işkencesinin bir kıymeti olmadığını bir bilselerdi, dilim dilim kesilseler bile dinlerinden dönmezlerdi.

"Ezâ:" İnsanın canına, bedenine ya da malına gelen zarardır. ”Fitne" ise: Denemek ve sınamak demektir. Gerçek olup olmadığım anlamak üzere altını ateşe koyduğun zaman, ”Fetentu'z-zeheb" dersin.

Halbuki Rab binden bir yardım fetih ve mü'minlere ganimet

gelecek olsa mutlaka: 'Doğrusu biz de sizinle beraberdik', dini konuda size tabiyiz. Öyleyse bizi ganimete ortak edin.

derler. Sözü edilenler. Müslüman ladan imanları zayıf bazı kimselerdi. Bu kimseler kâfirler tarafından eziyete maruz kalınca onlardan yana tavır takınıyorlar ve bu durumu Müslümanlardan gizliyorlardı. Bunun üzerine Allahü teâlâ, şu sözü ile onlara cevap vermiştir:

Acaba Allah, herkesin kalbindekileri samimiyet ve iki yüzlülüğü onlardan

daha iyi bilen değil midir?

10 ﴿