10O, Allahü teâlâ gökleri, yedi göğü, Kürsüyü ve Arşi, gördüğünüz üzere direksiz ya da görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı. Bil ki, göklerin ve yerin bu nizam üzerinde, herhangi bir düzensizlik ve bozukluk olmaksızın durması, ancak Yüce Allah'ın kudreti sayesinde olmaktadır. Sizi sarsmasın diye yere de sabit dağlar koydu. ”İlkâ": Bir şeyi karşılaşacağın ve göreceğin zaman atmak ve bırakmak demektir. ”Ravâsî" ise, sabit demek olan râsiye kelimesinin çoğuludur. Ayetteki ”ravâsî" kelimesinden maksat, sabit dağlardır. Çünkü bu dağlar yer yüzünde sabittir ve yer de onlar sayesinde sabit olmuştur. Allahü teâlâ, sabit dağları -her ne kadar yaratılan büyük cisimler ise de- önemsemeyerek ve sayıca az görerek, bir kimsenin eline alıp yere attığı taşlara benzetmiştir. Bu husus. Allah'ın büyüklüğünü tasvir etmekte ve kudretini dolaylı olarak dile getirmektedir. Çünkü zihinlere durgunluk verecek derecede büyük olan her iş, Allah'a kolaydır. Yani Allahü teâlâ arza, ”Ol" demiş, o da varolmuş ve yeryüzü haline gelmiştir. Bu yer, başlangıçta sallanır halde, iken dağlarla sabitleştirilmiş, fakat kimse onun neden yaratıldığını anlayamamıştır. Ve orada çokluğu ve farklı türleriyle her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden buluttan su, yağmur indirip bu su sayesinde orada yani arzda her hoş faydası çok çifti, türü bitirdik. Âyet-i Kerime’de, üçüncü şahıstan birinci şahsa geçiş, göklerin ve arzın durumuna çok önem verildiğinin bir göstergesidir. Bil ki -Allah, hepimizi O'nun varlıklarının olağanüstü durumu ve gücünün fevkalâdeliğini düşünmeye muvaffak kılsın- akıllı kişilerin akıllan, bitkiler, ağaçlar ve onların hayret verici yönleri, özellikleri, zarar ve faydaları konusunda yetersizdir, şaşkındır. Nasıl olmasın ki? Sen de o bitki ve ağaçların farklı şekillerim, değişik renklerini, hayrete düşüren yapraklarının şekillerini ve çiçeklerinin kokularını seyredip durmaktasın. Sahip oldukları renklerin her biri kısımlara ayrılmaktadır. Meselâ gül rengi, mor, altın sarısı vb. gibi renkler kırmızılıkta müşterek olmakla birlikte birbirinden farklıdır. Bununla birlikte kokuların eşsizliği, güzelliği, meyve, tane ve yaprak şekillerinin olağanüstülüğü konusunda hepsinin ortak yönleri vardır. Her birinin rengi, kokusu, tadı, yaprağı, meyvesi, çiçeği ve diğerine benzemeyen bir Özelliği vardır. Bunlardaki gerçek hikmeti sadece Allah bilir. İnsanın bu konuda bildikleri, bilmediklerine oranla tıpkı denizden bir damla gibidir.  | 
	
﴾ 10 ﴿