15

Eğer onlar seni, hakkında yani kulluğu haketme konusunda Allah'a ortak olmaya dair

bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) Bana ortak koşman için zorlarlarsa... ”Mücâhede": Düşmana karşı bütün gücünü, imkânını kullanmaktır.

Onlara, bana şirk koşma hususunda

itaat etme. Yani anne ve babanın hizmetleri büyük ise de evlâdın, günah olan şeyde onlara itaat etmesi caiz olmaz.

Onlarla dünyada dinin razı olduğu biçimde

iyi geçin. Müslümanın, anne ve babasına --kâfir bile olsalar- bakması, iyilik etmesi, hizmetlerinde ve ziyaretlerinde bulunması dinî bir görevidir. Ancak kendisini inkâra yöneltmelerinden endişe ederse bu durumda onları ziyaret etmeyebilir. Anne ve babası Hristiyan iseler onları kiliseye götürmez, çünkü bu, günahtır. Ancak kiliseden eve götürür.

Dinde

Bana tevhid ve samimiyetle

yönelenlerin yoluna uy. Böyle davrananlar olgun mü'minlerdir.

Sonunda dönüşünüz, senin ve anne-babanın dönüşü

Banadır. O zaman dönüşünüz anında

size, yapmış olduklarınızı haber vereceğim. her birinizin yaptığı iyilik ve kötülüğün karşılığını vereceğim.

Söz konusu âyet, cennetle müjdelenen on kişiden biri olan Sa'd b. Ebî Vakkas (radıyallahü anh) hakkında. Müslüman olduğu ve annesi, kendisinin dinden dönünceye kadar yiyip içmemek üzere yemin ettiği zaman inmiştir.

Bil ki, tek Allah inancından sonra en önemli görev şüphesiz anne ve babaya iyilik ve itaatta bulunmaktır. Nakledildiğine göre bir adam Hazret-i Ömer'e gelerek şöyle demiştir: ”Annem yaşlandı ve onu elimle yediriyor, içiriyor ve ona abdest aldırıyorum. Bununla hakkını ödeyebilmiş miyim?" Hazret-i Ömer: ”Hayır" demiştir. Adamın, ”Niçin?" demesi üzerine Hazret-i Ömer: ”Çünkü o, zayıf anında yaşamanı dileyerek sana hizmet ediyordu. Sen ise onun ölümünü isteyerek ona hizmet ediyorsun" diye cevap vermiştir.

Ata b. Yesar'in şöyle söylediği nakledilir: ”Bir topluluk yolculuğa çıkarak ”Berriyye" denen yerde konaklamış ve bu arada bir eşeğin anırmasını duymuşlardır. Bu anırma onları uykusuz bırakmış nihayet sabah olunca bakmışlar ve içinde yaşlı bir kadının bulunduğu bir kıl çadır görmüşlerdir. Bunun üzerine o yaşlı kadına: ”Biz bir eşeğin anırmasını işittik" deyince yaşlı kadın: ”O benim oğlumdur. Ve bana 'Eşek' diyordu. Ben de Allah'a, onu bir eşek yapması için duâ ettim. İşte bu yüzden o, her gece sabaha kadar anırıyor," demiştir.

Âyet-i kerime, kâfir ve münafıklarla dost olmanın nehyedilmesini ve iyi kullarla dostluk kurulmasının teşvik edilmesini içermektedir. Çünkü yakınlaşmak ve beraber olmak, etkileyici; huy cezbedici ve hastalıklar bulaşıcıdır. Ki, bu yakınlaşma sayesinde onların kötü ahlâkı ve çirkin davranışları bulaşmasın.

İbrahim Havas şöyle demiştir: ”Kalbin ilâcı beştir: Düşünerek Kur'an okumak, mideyi boş bırakmak, gece ibadet etmek, seher vaktinde Allahü teâlâ'ya yakarmak ve iyi kimselerle oturup kalkmaktır".

15 ﴿