9Ey iman edenler! Rivayet edilmiştir ki, Hazret-i Peygamber, Medine'ye hicret buyurduklarında Kurayza oğulları ve Nadir oğulları ile, aleyhine faaliyette bulunmamak, aksine kendi yanında bulunmak üzere sözleşme yapmıştır. Fakat bir Yahudi kabilesi olan Nadir oğulları sözleşmeyi bozmuşlardır. Nihayet Hazret-i Peygamber, bir durum için bazı dostlarıyla birlikte Nadir oğullarının yurduna gitmiş ve evlerinin birinin duvarına yakın bir yerde oturmuştur. Onlar da o durumdan yararlanmak üzere içlerinden biri, Hazret-i Peygamberin başına bir kaya parçası atarak onu öldürmek için evin damına çıkmıştır. Onların bu maksatlarının, vahiy yoluyla Hazret-i Peygambere iletilmesi üzerine hiç durmaksızın oradan ayrılarak Medine'ye dönmüştür. Nadir oğulları, söz konusu sözleşmeyi bu şekilde bozunca, Allah Rasülû onlara Rasûlüm Muhammed b. Mesleme'yi göndererek kendilerinden Medine'yi terketmelerini istemiştir. Fakat reisleri Huyey b. Ahtab'ın inadından dolayı oradan çıkmayı kabul etmemişlerdir. Huyey, tıpkı Kureyş'in Ebu Cehil'i gibiydi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber onlarla savaşmak üzere ashabıyla birlikte yola çıkmış ve altı gün kendilerini muhasara altında tutmuştur. Bu arada Allahü teâlâ onların kalplerine korku salmıştır. Onlar da Hazret-i Peygamberden, kendilerini öldürmemelerini isteyerek sürgüne razı olmuşlardır. Bu karar üzerine bir kısmı Hayber'e gitmiş, bir kısmı da Şam ülkesinin Ezri'ât denen beldesine göç etmişlerdir. Yurtlarından bu sürülme işi tamamlanınca reisleri, kabilenin bazı büyüklerini yanına alarak Mekke'ye gitmiş ve Kureyş halkını Rasûlüllah ile savaşmaya teşvik edip onlara şöyle demiştir: ”Biz hepimiz sizinle birlikteyiz ve onun kökünü kazıyacağız." Kureyş halkı da onların, Hazret-i Peygamber'e karşı olan düşmanlıklarına dayanarak plânlarını uygun bulmuşlardır. İşte bu âyet, Hendek savaşı hakkında inmiştir. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Nimeti hatırlamak o nimetten dolayı şükretmek demektir. Yani, Allah'ın size yardım etmek suretiyle lütûfta bulunmasına şükredin. Hani size ordular Kureyş, Catalan ve diğer gruplar saldırmıştı da Biz onlara karşı kahhâr ismiyle gece bir rüzgâr yani saba rüzgârını, ki, bu rüzgâr, doğu yönünden esmektedir. Nitekim hadis-i şerifte Şöyle buyrulmuştur: ”Saha rüzgârı sayesinde yardım gördüm. Âd kavmi de batı rüzgârı ile helak edilmiştir." (5) 5- Hadisi Buhari ”Sahih"inde tahric etmiştir. Ve sizin göremediğiniz ordular, bin kadar melek göndermiştik. Rivayete göre Allahü teâlâ, bir kış gecesinde müşrikler üzerine soğuk bir rüzgâr göndermiş ve bu rüzgâr ordugâhlarına takılıp kalmış ve onları muhasara altına alarak toprakları yüzlerine savurmuştur. Bu arada melekler, kendilerine verilen, emirle onlara ait çadırların kazıklarını sökmüşler, iplerini koparmışlar, ateşlerini söndürmüşler, kazanlarını devirmişler, kalplerine korku salmışlar ve ordugâhları istikametinde tekbir getirmişlerdir. Nihayet bu düşman ordusu tekbir ve kılıç sesini duyunca, ati aida ürkmeye başlayınca her kabile reisi kendi grubuna: ”Yanıma gelin!" diye seslenmiş; toplandıklarında ise, ”acele edin!" demiştir. Başlarına gelenin bir sihir olduğu hükmüne varmışlar, bunun sonucunda savaş olmadan yenilgiye uğramışlar ve ağır gördükleri eşyalarını terkederek gece geri dönmek zorunda kalmışlardır. Allah da hendek kazma ve gerekli hazırlıkları plânlama konusunda ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi. Bu sebeple onlara karşı size yardım etmiş ve sizi onların kötülüklerinden kurtarmıştır. Öyleyse bu üstün nimetlerden dolayı dille, kalp ve organlarla şükretmeniz gerekir. |
﴾ 9 ﴿