43

Sizi karanlıklardan aydınlığaki, zulmet (karanlık), nurun (aydınlığın) karşıtıdır. Zulmetle; cehalet, şirk, günah vb. ifade edilmektedir. Yani sizi cehalet, şirk, günah, şüphe ve sapıklık karanlıklarından ilim, tevhid, itaat ve kesin iman aydınlığına

çıkarmak için rahmet eden, bağışlayan ve temize çıkaran

O'dur ve size istiğfar eden de, niyazda bulunan da

O'nun melekleridir. Âyetteki ”salât" (yusalli) kelimesinden, rahmet ve istiğfarı kapsayan mecazî anlam kastedilmiştir. ”Salât", mü'minler için hayırlı olan ve kendilerine yararı olan şeyleri istemek demektir.

Süddî'nin şöyle dediği nakledilmiştir: ”İsrail oğulları Mûsa (aleyhisselâm)'ya şöyle bir soru sormuşlardır: 'Rabbimiz salâtda bulunur mu?' Bu söz Mûsa (aleyhisselâm)'ya ağır gelmiş; Allahü teâlâ da ona: 'Benim salâtla bulunduğumu onlara söyle. Çünkü Benim salât im, öfkemi teskin eden rahmetim demektir' diye vahyetmiştir."

Öte yandan, Ebu Bekir b. Tan ir şöyle demiştir: ”Allahü teâlâ'nın kulunu iman nuruyla süslemesi, başarılı kılması, doğruluk tacı ile yönlendirmesi, gönlünden saptırıcı arzuları, bâtıl istekleri gidermesi ve takdir edilen şeylerle hoşnut etmesi, O'nun rahmetinin bir sonucudur."

Âyet-i Kerime’de Allah: ”Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için" yerine ”sizi, Allah ve meleklerin karanlıklardan aydınlığa çıkarması için" buyurmamış, böylece meleklerin, insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmalarını başa kakmamaları, ayrıca onların bu işe güçleri yetmediği ve sadece Allah'ın gerçek anlamda hidayete erdiren olduğu amaçlanmıştır.

Allah, mü'minlere karşı çok merhametlidir. O, ezelde Allah'a yakın olan melekleri yaratmadan önce de onlara merhametliydi. Bu sebeple müminlerin iyiliği için gerekeni yapmıştır. Allahü teâlâ, dünyada itaat vb. ye yönlendirmekte kullarına yönelik ilgisini açıkladıktan sonra âhiretteki ilgisini açıklayarak şöyle buyurmuştur:

43 ﴿