| 20(Bu esnada) şehrin, Antakya'nın öbür ucundan koşarak bir adam geldi ki, bu adam, bilinmeyen bir adam değil, Allahü teâlâ'nın katında bilinen biridir. Burada belirsiz bir adam olarak zikredilmesi, şanını yüceltmeye yöneliktir. Bu adamın evi şehrin girişinde, en uç kısmında bulunuyordu. Onun, şehrin bir ucundan gelişi, söz konusu elçilerin apaçık bir tebliğde bulunduklarını ortaya koymaktadır. Öyle ki, çağrıları şehrin bir ucuna ulaşmış ve bunun sonucu olarak da bahsi geçen adam iman etmiştir. Bu adam Habibu'n -Neccâr'dır. Kent halkının putlarını yontmakla meşgul olduğu için bu adı almıştır. Ve şöyle dedi: 'Ey kavmim! Size hak ile gönderilen bu elçilere uyunuz! Habibu'n-Necear, kalplerini ısındırmak, nasihatini kabul etmeye doğru yönlendirmek, onlar hakkında iyiliğin dışında başka bir maksadı olmadığına ve kendisinin kötülük niyeti taşımadığına işaret etmek için halkına, ”Ey kavmim!" diye hitap etmiş, onları elçilere uymaya teşvik etmek için de ”elçiler" ifadesini kullanmıştır. Hakikaten o, aralarında günahlardan sakınan ve iyi ahlâk sahibi biri olarak tanınmıştı. | 
﴾ 20 ﴿