40

Aya erişmek güneşe düşmez. Şüphesiz ay, daha hızlı seyreder ve yörüngesinde dönerek yirmi sekiz menzilini bir ayda kateder. Güneş ise, aydan daha yavaş seyreder ve yörüngesinde dönerek on iki burca ayrılan menzilleri ancak bir yılda geçer. Dolayısıyla, seyri esnasında aya erişemez. Çünkü Allahü teâlâ güneşin seyrini ayın seyrinden daha yavaş kılmıştır. Nitekim güneş tam bir ışık kaynağıdır. Bu sebeple yavaş hareket edecek olsa bir şey üzerinde uzun süre kalarak onu kavurur ve yakar. Hızlı hareket edecek olsa bu sefer de bir bölgede, yerden bitki bitecek, ağaçlardan yaprak ve meyve oluşacak, meyve ve hububat olgunlaşıp buğday ve arpa cinsi kuruyacak kadar kalmamış olur. Şayet seyir esnasında aya yetişmiş olsa bir ay içinde hem yaz, hem de kış olur ve bu yüzden dört mevsime ait özellikler bozulur.

Âyetin anlamı şöyle de olabilir: ”Güneş, ışığı ve aydınlatması güçlü olmakla birlikte ayın etkileri ve faydaları konusunda ona erişemez." Nitekim güneş ve ayın her birine ait etki ve faydalar vardır. Dolayısıyla bu sahada biri diğerine kavuşamaz. Dediklerine göre meyveyi güneş olgunlaştırır, ay renklendirir ve yıldız tadını verir.

Âyete şöyle de mana verilebilir: ”Güneş, ay ışığı sahasında aya erişemez." Güneşin, gece doğmak ve ay ışığını yok etmek suretiyle herhangi bir süre içerisinde ayla birleşmesi doğru olmaz. Çünkü gecenin aydınlatılması aya, gündüzün aydınlatılması ise güneşe aittir. Şayet güneş, aya yetişecek olsa ayın ışığı ve aydınlatma özelliği yok olur. Bunun sonucunda gece de gündüze dönüşür.

Âyette olumsuzluk edatı, fiilin değil, ismin (güneşin) başına konmuştur. Bu, güneşin kendi başına hareket edemediğine, Allah'ın emrine boyun eğdiğine delâlet eder.

Gece de gündüzü geçemez ve ona ulaşması mümkün değildir. Gece gündüzden sonra gelir; onu takip eder ve yerine geçer. Bu hep böyle devam eder gider. Fakat biri diğerine müdahele etmez ve ikisi birleşmez; gece gündüz, gündüz de gece olmaz. Ancak Allah kâinatın nizam ve intizamını bozduğu, güneşin batıdan doğduğu ve ayla birleştiği zaman, yani kıyamet günü müstesna . Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurur: ”Güneşle ay biraraya getirildiği zaman" (Kıyâme: 9) Bu, kıyametin alâmetlerinden biridir.

Güneş ay ve yıldızlardan

her biri belli

bir yörüngede yıldızların yürüdüğü yedi yörüngeden birinde su yüzeyinde yüzen yüzücü gibi kolaylıkla

yüzerler, akıp giderler.

Nesefî şöyle demiştir: ”Allahü teâlâ bu gök cisimlerine, insanlara ati edilen yüzme, geçme ve yetişme gibi fiiller nisbet etmiştir. Oysa onların hareketinde tercih hakları yoktur. Aksine onlar, emre amade kılınmış, dolayısıyla dönüşleri zorunludur, ihtiyari değildir."

40 ﴿