8Bizler insanların önde gelenleri, eşrafı, en yaşlıları ve malı, yardımcıları en çok olanları iken zikir aramızdan ona mı indirildi?' dediler. Bu sözden maksatları Kur'an'ın yüce Allah'ın katından indirilmiş bir zikir olmasını inkârdır. Bu çeşit bâtıl ve boş sözler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı, aralarından yetişen bir kişi olarak peygamberlik şerefini elde etmesi ve kendilerinin de bundan mahrum kalmaları dolayısıyla kıskandıklarının bir delilidir. Onlar sadece dünya menfaatine bakmışlar, bu bakışları ve yaptıkları mukayese ile hataya düşmüşlerdir. Birinci açıdan meseleyi ele alacak olursak gerçek şeref, dışardaki değil insanın ruhundaki taşımış olduğu faziletlerdedir. İkinci açıdan ise Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın nefsini kendileri ile mukayese etmeleri temelsiz bir mukayesedir. Zira O erkeklerin en mükemmeli, yaratıkların en üstünüdür. Onlarla bir olması nasıl mümkündür? Hayır, onlar zikrim yani Kur'an veya vahiy hakkında taklide meyletmeleri, gerçek ne ise onun bilgisine götüren deliller üzerinde düşünmekden yüz çevirmeleri sebebi ile şüphe içindedirler. Hayır, azabımı henüz tatmadılar. Yani, hayır onlar henüz Benim azabımı tatmadılar. Onu tattıklarında gerçek durum ne imiş göreceklerdir. Bu ifade onlara bir tehdittir. Bu tehdit şöyledir: ”Onlar Benim azabımı tadacaklar ve bu azap, onları tasdikin ve inanmanın fayda vermeyeceği bir zamanda tasdike zorlayacaktır." Buna göre mânâ şöyle olur: ”Onlar Benim azabımı tatsalardı ve onun elemini duysalardı inkâra yönelmezlerdi." Bu mânâya rivayet edilen şu haber de delâlet etmektedir: ”İnsanlar uykudadırlar. Öldüklerinde uyanacaklardır." |
﴾ 8 ﴿