22Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa yani Allah kimi gönlü geniş ve İslâm'ı benimsemeye hazır olarak yaratır da böylece aslî fıtratı üzere kalır, daha sonra edinmiş olduğu bir takım alışkanlıklarla değişmemiş bulunursa o Rabbinden büyük bir nur üzerinde değil midir? Burada ”Rabbinden bir nur" dan maksat kulun kâinata dair ve vahiy yoluyla indirmiş olduğu âyetleri müşahade esnasında kendisine kaynayıp gelen lütfü ilâhî ve bu âyetlerle hakka ulaşmasına yardım demektir. İşte böyle bir kimse göğsü kasvetlerle dolan Yüce Allah'ın yaratmış olduğu fıtratı kendi kötü tercihi ile değiştirmesi dolayısıyla kalbi daralan ve bu sebeple üzerine azgınlığın ve sapıklığın kara bulutları çöken kimse gibi midir? Üzerine böyle kara bulutlar çöküp de yukarıda işaret olunan âyetlerden tamamiyle yüz çevirip bunlardan ibret almayan ve bunları ganimet bilmeyen kimse gibi midir? Nitekim bu gerçeğe Yüce Allah: ”Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır." (Enam: 125) âyeti kerimesinde işaret etmektedir. Bu açıklamalara göre âyetin manası şöyle olur: Bir nur üzerinde olan kimse, karanlıkta bulunan kimse gibi değildir. Nur ile karanlık, ilim ile cehalet birbirine eşit olmadığı gibi bu ikisi de birbirine eşit değildir. Allah'ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! Bunun manası da şöyledir: İsmi zikredildiğinde kalblerin açılması ve huzur bulması gerekirken kalbleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun. Bir başka ifade ile onların yanında Allah'ın zikri geçip âyetleri anıldığında onlar bu sebeple tiksinirler ve kalpleri kasvetle dolar. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur: ”Kalblerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince onların da inkârlarını büsbütün artırır..." (Tevbe: 125) Yukarıdaki âyetin manası ya açıklandığı gibidir ya da şu şekilde olabilir: Allah'ın zikrini kabul etmemekten kalbleri katılaşmış olan kimselere yazıklar olsun. Malik bin Dinar (radıyallahü anh)'ın şöyle dediği rivayet olunur: ”Herhangi bir kul kalp katılığı gibi bir cezadan daha büyüğüne çarpmış değildir. Yüce Allah herhangi bir topluluğa gazap etti mi onlardan rahmeti çeker alır." İşte bunlar yani kalp katılığı ile nitelenen bu uzak kimseler, apaçık bakan herkes için sapıklık olduğu besbelli bir sapıklık, haktan uzaklık içindedirler. Rivayet olunur ki, bu âyeti kerime nazil olduğu zaman: ”Bu nasıl olur ey Allah'ın Rasûlü? diye sorarlar. Yani kalblerin açılması ne demektir, diye sorarlar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): 'Nur kalbe girince kalp açılır ve genişler', buyurur. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a tekrar sorarlar: 'Bunun alâmeti nedir?' Rasûlüllah cevap verir: 'Ebediyet yurduna dönmek, dâru'l-gurur olan (dünya)dan uzaklaşmak, ölüm gelmeden önce onun için hazırlık yapmaktır.'“(b) |
﴾ 22 ﴿