10İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Âyet metninde geçen seslenme fiilinin mastarı olan"münâdât" ve ”nida" davet etmek ve sesi yükseltmek anlamınadır. Kâfirler cehennemde, kendilerine kötülüğü emreden ve kendilerini arzusu peşinden koştukları için orada ebedî azaba düşüren nefislerine buğzederler. Bir başka ifadeyle nefislerine o kadar buğzederler ki, sinirlerinden parmak uçlarını yerler. Nefislerine çok şiddetli kızarlar ve o derece de kınarlar. Bu hareketlerini orada bulunanların gözlerinin önünde yaparlar. İşte bu esnada cehennemin bekçileri olan melekler haktan uzak olduklarına dikkati çekmek için kendilerine uzaklardan seslenirler: 'Allah'ın sizlere kötülüğü emreden nefislerinize olan buğzu, sizin kendinize olan buğzunuzdan elbette daha büyüktür. Çünkü hatırlayın ki, dünyada iken peygamberler tarafından siz, imana davet ediliyordunuz da imanı kabul etmekten yüzçeviriyor, nefislerinize uyduğunuzdan onun arzularının peşinden koşarak Allah'ı ve onun tevhid inancını inkâr ediyordunuz.' Bu açıklamalara göre âyetin manası şöyledir: Yüce Allah'ı, inkâr etmek suretiyle dünyada gazaplandırdığınızda O'nun gazabı bugün sizin kendi nefislerinize olan buğzunuzdan ve gazabınızdan elbetteki daha büyüktür. Buradan anlaşılıyor ki, buğzun sebebi inkârdır. Sanki şöyle denmiş olmaktadır: Bunu hatırlayınız. Bu, dünyada ve âhirette buğzun sebebidir ve yakıp kahredici ateşe girmeye nedendir. Yüce Allah'ın buğzunun, kulun kendi buğzundan daha büyük olmasının sebebi, kulun buğzunun Allah'ınkinden alınmış olması ve onun buğzunun bir parçası bulunmasından dolayıdır. Zira Yüce Allah kulu işlediği suçtan dolayı cezalandırmış olmasaydı o kişi kendi nefsine buğzetmeyecekti ve çünkü cezaların en şiddetlisi Yüce Allah'ın kullarına olan gazabının ve buğzunun eseridir. Tıpkı en yüce nimetlerin onun kendilerinden hoşnut olmasının alâmeti olduğu gibi. Âhirette kâfir, Rabbinin kendi üzerine olan gazabını öğrenince kalbine bundan daha ağır bir şey yoktur. Artık ne ona fayda verecek ağlama ve ne de içinde bulunduğu problemi ortadan kaldıracak ve savuşturacak bir zenginlik vardır. Böyle bir kimseden yakarma da duyulmaz. Herhangi bir çare de beklenmez. Yüce Allah'tan affını ve ihsanını temenni ederiz. O, kendisinden başka herkese karşı bize yeterlidir.  | 
	
﴾ 10 ﴿