11Onlar: Yani kâfirler yukarıdaki şekilde kendilerine hitap edildiği zaman : 'Rabbimiz bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de bu sebeple günahlarımızı itiraf ettik. Özellikle öldükten sonra dirilmeyi inkârla ilgili, günahlarımızı itiraf ettik. İki defa öldürme ve iki defa diriltmenin çeşitli açıklamaları vardır: Bunlardan birincisi şudur: Peygamberler bizleri Allah'a ve âhiret gününe imana davet ettiler. Bizler Dehrîler gibi öldükten sonra hiçbir hayat olmadığına inanıyorduk. Onun için onların davetlerine katılmadık, bâtıl inancımıza ölünceye ve tekrar diril ip dünyada iken inkâr ettiğimiz öldükten sonra dirilme gerçeğini görünceye kadar devam ettik. Şimdi ise günahlarımızı itiraf ediyoruz. Bir daha hızlı veya yavaş cehennemden herhangi bir şekilde çıkmaya ya da amel yapmaya girip de azaptan kurtulacak olduğumuz yol var mıdır?' derler. Ya da dünyaya çıkmaya bir yol var mıdır ki, daha önce yaptığımız amellerden başkasını yapabilelim. Nitekim ”..Azabı gördüklerinde zalimlerin: 'Dönecek bir yol var mı?' dediklerini görürsün." (Şûra: 44) âyet-i kerimesi bunu vurgulamaktadır. İki defa öldürme ve diriltmeye getirilen ikinci açıklama ise şöyledir: Bunu söyleyenler birinci öldürme ile kendilerinin ölü iken yaratılmalarını kastetmiş olabilirler. Bu da ruhun üfürülmesinden önce ana rahmindedir. Nitekim ”Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz?" (Bakara: 28) âyet-i kerimesi buna işaret etmektedir. İkinci ölümleri de ecelleri geldiğinde öldürülmeleridir. Bu açıklama, öldürmenin herhangi bir şeyi hayattan yoksun bırakma anlamında olmasına göredir. Bunlar ilk diriltme ile de ana karnından dünyaya gelmeden önceki diriltmeyi kastetmektedirler. İki kere öldürme ve iki defa diriltme üzerine yapılacak üçüncü açıklama ise şöyledir: İki kere diriltmeden ikincisinden maksat, öldükten sonra gerçekleşen diriltmedir. Bundan kabirde azap olmayacağı, hayat ve ölüm bulunmayacağı anlamı çıkmaz. Bunlara değinmemelerinin sebebi kabir hayatının ne dünya, ne de âhiret hayatı gibi olmamasındandır. Tevatüren sabittir ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabir azabından Allah'a sığınmıştır. (3) Selef âlimleri de kabir azabı olacağı noktasında görüş birliği halindedirler. Hatta bunlardan birisi ”Kim de Ben'i anmaktan yüzçevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak..." (Tâhâ: 124) âyet-i kerimesindeki ”sıkıntılı hayat"ı kabir ile tefsir emişlerdir. Çünkü biz Allah'tan yiizçevirenlerin çoğunun dünya hayatlarının çok rahat olduğunu görmekteyiz. O halde bundan maksat kabir azabı olsa gerektir. Bu üçüncü açıklamaya göre iki öldürmeden ikincisi kabir hayatından sonraki öldürmedir. İki diriltme ise biri kabirde ve biri de dirilme esnasındaki diriltmedir ve bu onların durumlarına daha uygundur. 3- Kabir azabına dair hadisler çoktur ve meşhurdur. Bu hadisler Sahihayn'da, dört Sünen kitabında, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde ve başka kitaplarda yer almakladır. Bunlardan bir tanesi Buharı ve Müslim’in Hazret-i Âişe'den rivayet ettikleri şu hadis-i şeriftir: ”Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)in hiçbir namazdan sonra kabir azabından Allah'a sığınmamış olduğunu görmedim." Bkz. Câmiu'l-Usûl, 11/166. Yapılan açıklama çeşitlerinden bir dördüncüsü ise: Öldürme ile kalplerin öldürülmesi ve nefislerin diriltilmesi, sonra da bedenlerin öldürülmesi ve yeniden diriltilerek canlandırılmasıdır. |
﴾ 11 ﴿