12

(Onlara:)'Bunun sebebi şudur: Bu ifade onları umdukları şeylerin imkânsızlığını vurgulayan bir ifadedir. Kendilerine kötü amellerinin gerektirmiş olduğu şey beyan edilmektedir. Buna göre âyetin manası; çekmekte olduğunuz azabın sebebi şudur, demek olur. Dünyada

tek Allah'a ibadete çağrıldığı zaman O'nun tevhidini

inkâr ediyordunuz. Ona ortak koşulunca bunu

tasdik ediyordunuz. Bu ifadeye hemen inanıyor ve peşinden koşuyordunuz. Burada gelecek zaman kipinin kullanılması bir olan Allah'a ibadeti reddederlerse şirke dönmüş olacaklarına dair bir uyarıdır. Nitekim şu andaki durumları da zaten öyledir.

Artık hüküm haktan başkasıyla hüküm vermeyen, kendisine şirk koşulmaktan

yücelerin yücesi Allah'ındır' (denilir.) Çünkü ne zatında, ne sıfatlarında ve ne de fiillerinde hiçbir şey O'nun misli gibi değildir. O, müşrike mağfiret olmayacağına hüküm vermiştir. Onun cezasının sonuna bir sınır çizilemez. Bu cezadan çıkış için sizlere asla yol yoktur.

Âlimlerden birisi şöyle der: ”Haricilerin bir kolu olan Harûrîler ”Allah'tan başkasının hükmü yoktur," sözünü sanki bu âyet-i kerimeden çıkarmış gibidirler."

Denir ki,: ”Haricilerin içinde Harûrîye fırkası vardır. Bunlar Küfe yakınlarındaki Harûrâ'da ortaya çıktıkları ve orada toplandıkları için bu ismi almışlardır. Hariciler Kûfe'nin zahidlerinden olan bir topluluktur. Kendileri Hazret-i Ali ile Hazret-i Muaviye arasındaki tahkim olayında Hazret-i Ali'ye itaat etmemişler, onların arasından ayrılmışlardır. Tahkim olayında Hariciler, Hazret-i Ali'ye, hüküm ancak Allah'ındır dediklerinde Hazret-i Ali: ”Söz doğru, fakat bununla kastedilen bâtıldır," demiştir. Hariciler on iki bin kişi idiler. Halifeliği inkâr ettiler. Bir arada toplandılar ve hilaf bayrağını çektiler ve kan döktüler, yol kestiler. Hazret-i Ali onların yanına gitti. Kendilerine bu yoldan dönmelerini emretti. Onlar da Hazret-i Ali'yi dinlemediler. Bağdat yakınlarında eski bir belde olan Nehrevan'da çarpışmayı tercih ettiler. Hazret-i Ali onları katletti, köklerini kazıdı. Aralarından çok az bir grup kurtulabildi. İşte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın haklarında şu ifadeyi kullandığı kimseler bunlardır: 'Benim ümmetimden ahir zamanda bir topluluk çıkacak. Sizler onların kıldıkları namaza kıyasla kendi namazınızı, tuttukları oruçlarına oranla orucunuzu beğenmeyeceksiniz. Ancak bunların imanları köprücük kemiklerini yukarı geçmez.'“ (4)

Kısacası Hariciler, itikadları bozuk olduğu için İslâm inanç sisteminde sapık fırkalardandırlar. Hakkın inkârı ve itikadın bozukluğu sebebiyle birçok memleketlerde halkın ekserisinin durumu kötü olur. Özellikle bu çağımızda durum böyledir.

Akıllı olana düşen, Allah'ın ve O'nun Rasûlüniin davetine söz, amel, hâl ve itikatça uymaktır. O kişi ancak böylece isteğini elde eder ve cennete girer ve fırsat elden gittikten sonra durumunu telâfi etmek isteyenlerin durumuna düşmez.

12 ﴿