16

O gün yani kavuşma günü olan kıyamet günü

onlar meydana çıkarlar. Kabirlerinden çıkarlar, ya da apaçık ortadadırlar. Kendilerini örtecek ne bir dağ, ne bir tümsek veya ne de bina vardır. Çünkü yeryüzü o gün dümdüz olmuştur. Onların üzerinde de elbise yoktur. Çırılçıplaktırlar ve apaçık ortadırlar. Nitekim bir hadis-i şerif bunu şöyle ifade eder: ”insanlar yalınayak, çırılçıplak ve sünnetsiz olarak mahşerde toplanırlar." (6)

6- Yukarıdaki ifade Müslim, Nesâî ve Tirmizî'nin rivayet ettikleri şu hadisin bir parçasıdır: ”Sizler mahşere yalınayak ve sünnetsiz olarak gelirsiniz. Tıpkı ilk yaratmaya haşladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz..." Bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/223.

Onların bu kadar çok olmalarına rağmen kendileri dahil olmak üzere açık ve gizli, eski ve yeni bütün amelleri adına

hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur: ”(Ey insanlar) O gün (hesap için) huzura alınırsınız. Size ait hiçbir sır gizli kalmaz" (Hakka: 18) Onlar dünyada iken herhangi bir duvarın veya perdenin gerisine gizlendiklerinde Yüce Allah'ın kendilerini göremeyeceğini, yaptıkları amelin O'na gizli kalacağını zannediyorlardı. Oysa bugün böyle bir zannı asla beslemeyecekler.

'Bugün hükümranlık kimindir?' (denir. Hepsi:) Meydana çıktıkları ve durumlarının apaçık ortaya çıktığı o gün bir sesleme i: ”Bugün hükümranlık kimindir?" diye seslenir ve yine aynı seslenici kendisi şöyle cevap verir:

'Kahhar olan tek Allah'ındır' (derler.) Ya da bu cevabı mü'mini, kâfiri bütün mahşer halkı hep birden verirler. Çünkü onlar, kâfir de dahil olmak üzere Allah'ın vahdaniyetine dair zorunlu olan bilgiyi elde etmişlerdir. Fakat kâfir bunu pişmanlık ve iç yangısı biçiminde aşağılık duygusu ile söyler. Mü'min ise sevinçle ve lezzet duyarak haykırır. Çünkü mü'min hükümranlığın Allah'a ait olduğunu dünyada da söylüyordu. Buna takrir sorusu denilir. Burada şöyle bir soru insanın aklına gelebilir: Hükümranlık bütün zaman ve vakitlerde Yüce Allah'a ait olduğu halde acaba neden belli bir gün ile sınırlandırılmıştır? Bu soruya şöyle cevap vermek mümkündür: Hükümranlık her zaman Yüce Allah'a aittir. Ne var ki, Allahu teâlâ bunu dünyada kullarına temlik etmiştir. Fakat kıyamet günü onların iddia edecek bir halleri yoktur. O gün hiçbir kimse ne mülk ve ne de hükümranlık iddia edemez. İşte bu sebeple ”Bugün hükümranlık kimindir?" denilmiştir.

Bir başka izaha göre: ”Bugün hükümranlık kimindir?" şeklinde başlayıp devam eden soru ve cevap o gün sorulacak ve verilecek cevabı anlatmak için getirilmiştir. Çünkü o gün sebepler ortadan kalkacak, vasıtalar zail olacak, böylece herkes açık ve net olarak hükümranlığın Allah'a ait olduğunu, içinde bulundukları durumdan anlayacaklardır. Böylece sanki: ”Hükümranlık kimindir?" diye sorulmuş ve cevabı da onların içinde bulundukları atmosfer: ”Kahhar olan tek Allah'ındır" diye cevaplamıştır. Sebeplerin ortadan kalkması dedik. Çünkü sebepler olmasaydı o zaman kimse sebeplere sarılmayacak ve Yüce Allah'ın hükümran olduğunu kabul edip kuşku duymayacaktı. Halin gerçek durumuna gelince bu zaten daima bu gerçeği haykırmaktadır.

Bazı âlimler burayı şöyle tefsir ederler: ”Soran da, bu soruya cevap veren de bir olan Allahu teâlâ'dır. Bu soru ve cevap bütün mahlukat yok olduktan sonra sorulup cevabı alınacaktır. Böylece Yüce Allah'ın sözüne başladığı ilk cümle bu soru ve cevap olacaktır."

16 ﴿