7

Şehirlerin anası ve onun çevresinde bulunan Arap

lan uyarman, Mekke halkını eğer inkâra devam ederlerse Allah'ın azabıyla korkutman için sana böyle Arapça bir Kur'an vahy et tik. Araplar her şeyin aslına ve özüne, âyetin ifadesiyle, ”um" (ana) derler. Mekke'ye ”Ummu'l-Kurâ" (şehirlerin anası) diye isim verilmesi, içinde Beyt-i muazzam ve Makam-ı İbrahim’in bulunmasından dolayı o beldeyi şereflendirmek ve yüceltmek içindir. İkinci bir neden de şu rivayetin varlığıdır: Yeryüzü, Mekke'nin altından itibaren yayılmaya başlamış ve böylece diğer şehirler bir anneye göre kızları gibi Mekke'nin etrafına doğru yayılmışlardır. Burada uyarma görevinin, şehirlerin anası Mekke ve Araplara yapılacağının ifade edilmesi, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın Peygamberliğinin herkese genel oluşuna aykırı değildir. Çünkü özel olarak bir şeyi zikretmek ve o şey hakkında hüküm vermek, bunun dışındakiler için o hükmün geçersiz olmasını gerektirmez.

Bazı âlimlere göre ”Mekke'nin çevresi" nden maksat, bütün yeryüzü halkının tamamıdır.

el-Bağavî âyeti bu şekilde tefsir etmiş ve Mekke'nin çevresinden maksat, yeryüzündeki bütün beldeler ve şehirlerdir, demiştir.

Ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle, kıyamet günüyle ve o günkü azapla

onları Mekkelileri ve Mekke çevresindekileri

korkutman için sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. Yani böylesine parlak, apaçık ve anlaşılan bir vahiy ile Kur'an'ı vahyettik. Ya da sana öyle vahyettik ki, bunda ne senin için, ne de kavmin için bir karışıklık yoktur.

Burada kıyamet gününe ”toplanma günü" denmesinin sebebi, o günde öncekilerin, sonrakilerin, gök ve yer ehlinin, ruhların ve cesetlerin, amellerin ve bu amelleri yapanların bir araya geleceğinden dolayıdır. ”Asla şüphe olmayan toplanma günü" ifadesinden maksat, geleceğinde asla şüphe olmayan gün demektir. Bu, öyle bir gündür ki, nefsi ve zâtı asla şüpheli değildir. Çünkü uyarılmış olan ve bundan sonra amel eden kimselerin yaptıklarına mutlaka bir karşılık vermek şarttır. Cennetlik ve cehennemliklere, yaptıklarının karşılığını vermek kaçınılmazdır. Kâfirlerin bugünün geleceği üzerine şüphe duymalarına itibar olunmaz, ya da o gün, toplanma ve biraraya gelme konusunda hiç kuşku yoktur. Çünkü o gün, mutlaka toplanılacak ve bu gerçekleşecektir.

(İnsanların) bir bölümü cennette, bunlar müminlerdir,

bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. Bunlar da kâfirlerdir. Burada cehenneme âyetin deyimiyle ”saîr" denmesi, alevlerinin tutuşmuş olmasından dolayıdır. Bu da onların mahşerde toplanmalarından sonra olacaktır. Çünkü insanlar önce mahşerde toplanacaklar, ardından hesaba çekildikten sonra dağılacaklardır.

Bir hadis-i şerifte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); ”Allahu teâlâ cennet için yaratıklar yaratmıştır ve bunları, daha babalarının sulbünde iken cennet için yaratmıştır," buyurmaktadır. (2)

Abdullah b. Amr b. el-Âs (radıyallahü anh) naklediyor: ”Birgün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elinde iki kitap olduğu halde bizim yanımıza çıktı. -Bir rivayete göre Rasûlüllah iki avcunu kapatmış ve yanında iki kitap olduğu halde çıkageldi.-'Bu iki kitabın ne kitabı olduğunu biliyor musunuz?' diye sordu. Bizler: Hayır yâ Rasûlüllah deyince Rasûlüllah sağ elindeki kitap için: 'Bu, âlemlerin Rabbinden gelen bir kitaptır. İçinde cennetliklerin, onların babalarının ve kabilelerinin ismi vardır. Bu isimlerden sonra cennetliklerin tamamı bu kitapta en son ferdine kadar yazılmıştır. Artık bunlara bir tek şahıs asla eklenmez ve eksiltilmez.' Sonra sol elindeki kitap için: 'Bu da âlemlerin Rabbinden gelen bir kitaptır. İçinde cehennemliklerin, onların babalarının ve kabilelerinin ismi vardır. Ardından da en son ferde kadar bütün cehennemlikler yazılıdır. Artık bunların arasına da ne bir ekleme, ne de bir eksiltme yapılmaz buyurdu. Sahabîlerden birisi dedi ki,: O zaman amel etmenin ne değeri kaldı yâ Rasûlallah? Rasûlüllah: 'Âmel ediniz, doğru yolu gösteriniz ve mutedil davranınız. Çünkü cennetlik bir kimse için cennet ehlinin ameli yazılmıştır. O, hangi ameli işlerse işlesin. Cehennemlik için de hangi ameli işlerse işlesin cehennemliklerin ameli yazılmıştır,' buyurdu. 'Sonra Rabbiniz kullarının işini bitirdi, diyerek ”Bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehenmdedir" âyet-i kerimesini okudu." (3) Şu hadis-i şerif aynen buna benzer: ”Bu din, kolay bir dindir. Kim dinini kolaylaşttrmaz, zorlaştırılsa mutlaka dini ona baskın gelir."(4) Hadisin manası şudur: Bu din, kolay amelleri içermektedir. Her kim tekellüfe kalkışır, ibadetlerinde ve üzerine aldıklarında daima zor olanları üstlenirse olabilir ki, bunları yapamayabilir ve üstlendiği bu ameller kendine baskın gelir. Orta yol, cennete giden yoldur ve insan kendinin cennetlik olduğunu bilse bile orta yolu bırakmamalıdır.

3- Hadisi Tirmizî Kader bölümünde 2142 no'da, Ahmed b. Hanbel Müsned’inde 2/167'de rivayet ederler. Hadisin isnadı hasendir. Bkz. Câmiu'l-Usûl, 10/108.

4- Hadisi Buhârî Rikâk: bölümünde (11/121) rivayet ederler. Bkz. Câmiu l-Usûl, 1/308.

7 ﴿