4

Sizin yaratılışınızda yani sizin nutfe (sperm)den yaratılışınızda, sonra yaratılış tamamlanıncaya kadar kan pıhtısından başlayarak çeşitli merhaleleri aşıp yaratılışınızın tamamlanmasında

ve yeryüzünde yaydığı canlılarda... Bunun mânâsı şudur: Sizin yaratılışınızda ve Yüce Allah'ın yeryüzüne yayıp dağıtmış olduğu çeşit çeşit şekil ve biçimlerde sayısız olarak yaratmış olduğu hayvanlarda ibret verici işaretler vardır. Burada Yüce Allah'ın adının zikredilmeyerek zamir getirilmesi az önce yukarıda zikredilmiş olmasındandır.

Eşyaya bulunduğu hal üzere bakarak

Kesin olarak inanan bir toplum için ibret verici işaretler vardır. ”Yakın" marifet, dirayet ve benzeri durumlardan daha ileri derecede bir bilgi mertebesidir. ”Yakîn" ile ”iman" arasında çok fark vardır. İmanın aslı, yakîndir. Bu sebeple Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yakîni şu sözleri ile istemiştir: ”Allah'ım senden kalbimi kaplayan iman ve sonu inkâr olmayan yakîn istiyorum."

Yüce Allah, yukarıdaki âyette üçüncü âyette ifade ettiği gibi ”inananlar için" demeyip tersine ”kesin olarak inanan bir toplum için" demekle birincilere göre bu ikincilerin az olduklarına işaret etmektedir, ikan mertebesinin insanların yaratılışlarına bakılarak sağlanacağı ifade edilmiştir. Çünkü ondan daha öncesi âfâkm yani dış âlemin yardımıyla iman olup bu da insanın dışındadır. Bu ikincisi ise nefislerin vasıtası ile elde edilen imandır ki, insanın iç âlemindedir. İşte bu, imanın en özel derecelerindendir. Çünkü insan, imanını âfâkî mertebede (dış dünyadaki alametlerle) tamamlayacak olursa, nefislerin müşahadesi mertebesinde bir imana yükselmiş olur. Yakînin mükemmelliği birinci mertebede değil bu son mertebede ve derecededir. Çünkü bir insanın kendi iç alemindeki gerçekleri bilmesi kendi dışındaki şeyleri bilmesinden çok daha güçlüdür. Zira bu ikinci durumda insanı yalanlayacak hiçbir şey yoktur. Bu sebeple ”zaruri bilgi" (zorunlu olarak elde edilen bilgi) istidlali, yani dış dünyadaki alâmetlerin yardımı ile elde edilen ilimden çok daha güçlüdür.

Yeryüzündeki canlıların yaratılışının insanın yaratılışına katılması bütün bunların tamamının yaratık cinsi olmaktaki ortak noktaları dolayısıyladır. Alimin biri der ki: ”Her hangi bir kul, yeteneğindeki güzelliğe zahiren ve batini olarak iyice dikkat edip bakarsa ve en güzel biçimde yaratıldığını gözleyecek olursa, boyunun poşunun düzgünlüğünü, biçiminin ve gidişinin güzelliğini, aklının mükemmelliğini ve her şeyi birbirinden ayırmadaki tam yeteneğini görecek olursa ve vücut organlarında kendine mahsus özellikleri müşahade edip sonra da diğer hayvanların vücutları, organları, yünleri ve karakterleri üzerinde adamakıllı düşünecek olursa, o zaman insanoğlunun anlama, akıl, her şeyi birbirinden ayırdetme sonra da iman etme hususunda cinlerden üstün olduğunu; emaneti yüklenme, eşyanın isimlerini öğrenme ve Allah'ın yeryüzünde halifesi ve mukarrabin meleklerin secde ettiği bir yaratık olduğunu, ardından bu faziletlerin ve menkıbelerin yalnız kendine mahsus olduğunu görürse, kesin olarak anlar ki, Yüce Allah onları şerefli kılmış ve birçok yaratıktan üstün tutmuştur.

4 ﴿