28Mü'mini ve kâfiri bir araya gelmiş her ümmeti o günün korkusundan ve korktuğu için sakin ve huzurlu olmayarak bizzat gözlerinle diz çökmüş görürsün. O gün herkesin diz çökmesi korkusundandır. Hiçbir kimse sorguya ve hesaba çekilirken oturmasından huzur duymayacaktır. İbn Abbas (radıyallahü anh) bu âyeti tefsir ederken ”diz çökmüş" ifadesini ”bir araya gelmiş" şeklinde anlamıştır. Yani her ümmet bir diğeri ile karışmaz demektir. Burada şöyle bir soru sorulabilir: Diz üstü çökmek, kâfirlere lâyık bir harekettir. Çünkü müminler kıyamet günü korku duymayacaklarına göre neden diz üstü çöküyorlar? Bu soruya şöyle cevap vermek mümkündür: Emniyet içinde olan kimse bu gibi durumlarda, kendisinin huzur ve emniyete hakkı olduğu ortaya çıkana kadar bâtıla sapanlarla aynı ortamı paylaşabilir. Her ümmet... ”Her ümmet" ifadesinin bir daha tekrar edilmesi, âyetin bu noktasının tehdit ve sert ifadeleri gerektiren yer olmasındandır. Kendi kitabına çağrılır: Yani her ümmet kendi amel defterine çağrılır. ”Ümmetin kitabı" ifadesi, ümmetle kitap arasındaki ilişki dolayısıyla mecazî bir ifadedir. Çünkü onların amelleri bu kitaplarda yazılıdır. Bu ifadede, kulların âciz olduklarına Allah'ın ezelde kendi haklarında yazmış olduğu hususlarda herhangi bir güç ve kuvvetlerinin olmadığına, dünyada ve âhirette insanlara ancak durumlarına göre Allah'ın takdir edip yazmış olduğu şeylerin isabet edeceğine, başlarına geleceğine işaret vardır. Şu halde onların yaptıkları fiiller ancak Allah'ın takdirine göredir. 'Bugün size yaptıklarınızın karşılığı verilecektir. Yani onlara böyle söylenir. Kimin ameli iman etmiş olmak ise, Yüce Allah onu cennetle mükâfatlandırır. Yaptığı amel şirk ve inkâr olanları ise cehennemle cezalandırır. |
﴾ 28 ﴿