8

Veya: 'Onu kendisi uydurdu' derler? Yoksa o Kur'an'ı Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) uydurdu da, yalan olarak Allah'a mı isnad etti diyorlar? Onların bu sözleri kabul edilemez ve şaşılacak bir şeydir. Çünkü Kur'an mucizedir, beşer takatinin sınırı dışındadır. O halde onu, Allah Rasûlü nasıl söyleyip uydurabilir?

Biliniz ki, her türlü sihir ve iftira, küfürdür. Ama Allah'a iftira sihirden daha beterdir.

De ki: Faraza:

'Eğer onu ben uydurdumsa, Allah'tan bana (gelecek şey için) sizin hiç gücünüz yetmez. Yani Allah'ın azabını benden savmaya muktedir olamazsınız. Çünkü o zaman Allah'ın beni cezalandıracağında hiç şüphe yoktur. Öyleyse yalan yere Allah'a nasıl iftira edebilirim? Kendimi, kurtuluşu olmayan cezaya nasıl atabilirim?

O, sizin yaptığınız taşkınlıkları, Kur'an'ı ve âyetlerini küçümseyip zemmetmelerinizi

çok iyi bilir. Kurana dil uzatmak, onu bazan sihir, hazan iftira (uydurma) olarak isimlendirmektir.

Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. Benim doğrularıma ve tebliğ ettiğime, sizin ise yalanlayıp inkâr ettiğinize şahitlik eder. Bu ifade, onların taşkınlıklarına karşılık cezaî bir tehdittir.

O, bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Bu, iman edip tövbekar olanlar için bağışlanma ve rahmetle vaaddir. Onların cüretlerinin büyüklüğüne rağmen

Allah'ın onlara karşı yumuşaklığının ifadesidir.

Bu ifadeler gösteriyor ki, kişi, içini ve dışını her türlü kir ve pisliklerden temizlemelidir. Bunun yolu da, insanların en hayırlısı olan Hazret-i Peygamber'e uymaktır. Sihirle kerametin arası, ancak bu uyumla ayırdedilebilir.

Nitekim bir bilgin şöyle demiştir: ”Sihir: Fasıklarm, zındıkların ve şer'î hükümleri kabullenmeye, sünnete uymaya yanaşmayan kâfirlerin ellerinde görünür. Veliler ise, sünnete, ahkâm-ı şer'iyyeye ve onun adabına uymakta en üst derecelere ulaşanlardır."

8 ﴿