12

Şüphesiz Allah, iman edip sâlih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Bu, Allah'ın müminlere olan yardımının ve âhirette vereceği nimetlerin beyanıdır.

İnkâr edenler ise dünyada

zevkü safâ içerisindedirler. Kısa bir süre dünya nimetlerinden yararlanırlar, yaşarlar. Sonlarından gafil ve hırslı bir şekilde

hayvanların otlaklarında ve ahırlarında, kesileceklerinden habersiz bir şekilde

yedikleri gibi yerler. ”Enam" kelimesi deve, sığır, koyun ve keçi gibi hayvanlar için kullanılır.

Onların varacağı sığınıp kalacakları

yer ateştir.

Kuşeyrî şöyle der: ”Hayvanlar, nereden bulduklarına aldırmadan önlerine geleni yerler. Kâfir de böyledir. Yediğinin haramdan mı, helâlden mi olduğuna bakmaz. Aynı şekilde hayvanlar, hiç öğün tanımadan devamlı yerler. Kâfirler de öyle oburdurlar. Hazret-i Peygamber bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur: 'Kâfir yedi mideye yer, mü'min ise tek bir mideye yer: (7) Hayvan yerken gaflet içerisindedir. Kim yerken, Rabbini unutursa, onun yemesi hayvanın yemesi gibidir."

Haddâdî de şunları söylemiştir: ”Mü'minle kâfirin yemesi arasındaki fark şudur: Mü'minin yemesinde şu üç şey mutlaka bulunur: İstemekten çekinmek, edepli davranmak, bir sebebe bağlı olarak yemek. Kâfir ise arzusu için ister, şehveti için yer, yaşantısı gaflet içindedir."

"Mü'min ihtiyaç için azıklanır, münafık süslenir ve ihtiyaç fazlasını alır. Kâfir ise faydalanır, vermez," denilmiştir. Yine denilmiştir ki: ”Bir kimsenin hedefi yemekse kıymeti kendisinden çıkan kadardır."

Özetle denilebilir ki: Kâfirlerin karınları ve şehvetleri dışında bir kaygıları yoktur. Âhiret tarafını hiç mühimsemezler. Onlar günlerini küfürle ve günahlarla telef ederler. Dünyada hayvanlar gibi yeyip içerler. Mü'minler ise, Allah yolunda tâatle çalışırlar. Riyâzat ve mücahede ile meşgul olurlar. Öyleyse Allah'ın onlara üst derecede cennetler ihsan etmesi kuşkusuzdur. Hazret-i Peygamberin şu sözünün sırrı burada kendini göstermektedir: ”Dünya mü'minin zindanı, kâfirin cennetidir." m

Mü'min, dünyanın zindan, nimetlerinin geçici olduğunu bilince, nefsini Allah'a tâate hapseder. Sonu da devamlı olan nimetler ve cennetler olur. Kâfir âhireti inkâr ettiği için dünyada zevk ve safâ ile vakit geçirir. Ona da âhirette hapis ve cehennemden, zakkum yemekten başka bir şey kalmaz. Büyükler çok az bir gıdaya kannat ederlermiş. Allah'tan, bizleri korumasını ve gözetmesini isteriz.

12 ﴿