16

Onlardan, münafıklardan

seni dinleyenler de var.

Münafıklar, Hazret-i Peygamber'in meclisine gelip, konuşmasını dinliyorlardı. Ama kendilerinden bir gevşeklik olarak, ona yeterince itina göstermiyorlar ve yeterince gözetmiyorlardı.

Sonuçta, senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilmiş olanlara: Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbas ve Ebu'd-Derdâ gibi bilgin sahâbilere:

'O, az önce ne söyledi?' derler. Bu, öğrenmek maksadıyla sorulmuş bir soru şeklinde ise de aslında alay yolludur.

Onlar, hayır tarafına hiç dönmedikleri için

Allah'ın kalplerini mühürlediği, sadece kendi bâtıl

hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir. Bu yüzden, yaptıkları hayırsız işleri yaptılar. Ayette geçen ”tabea" mühürledi, ”tâbi"' da mühür demektir. Râgıb, tab' bir şeye şekil verilmesidir. Sikke ve paranın basılması gibi. Bu bakımdan bu, yine aynı anlamda olan ”hatm" kelimesinden daha umûmi ”nakş" kelimesinden de daha husûsî mânâ ifade eder.

16 ﴿