9Allah'a ve Rasûlüne iman edesiniz. Hitap, Hazret-i Peygamber'e ve ümmetinedir. Önce sadece Hazret-i Peygamber'e iken sonra genelleştirilmiş ve ümmete de tevcih edilmiştir. Çünkü önce geçen, ”seni... gönderdik" hitabı sadece Rasûlüllah'a yöneliktir. Bu: ”Ey Peygamber! Kadınları boyadığınız zaman." (Talâk: 1) âyetindeki hitaba benzemektedir. Burada da önce Hazret-i Peygamber'e hitab edilmiş, daha sonra da müminlere şamil olacak şekilde genelleştirilmiştir. Bu âyet, Hazret-i Peygamberin de kendi peygamberliğini tasdik etmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Nitekim Rasûlüllah'ın: ”Ben, Allah'ın kulu ve Rasûlü olduğuma şahitlik ederim," buyurduğunu bildiren bir çok haber vardır. Âyetteki hitabın sadece ümmete yönelik olması da caizdir. Önceki hitap Rasûlüllah'a hasken, sonrakinin nasıl ümmete yönelik olabileceği sorulursa şöyle cevap verilebilir: Bir toplumun liderine yöneltilen hitap, o toplumun tümüne yöneltilmiş sayılır. O halde, sadece Peygamber'e seslenilerek tüm tâbilerine hitap edilmiş olması caizdir. Çünkü maksat onların işitmesidir. O'na destek olasınız, yani dinine ve Rasûlüne destek olmak suretiyle, Allah'a destek olunuz. Müfredat'id, destek olmak diye terceme ettiğimiz ”ta'zir" kelimesinin, saygıdan dolayı yardım anlamında olduğu söylenmektedir. Bazı âlimler ise bunun, ”men etmek, korumak" mânâsında olduğunu söylerler. Buna göre âyetin mânâsı şöyle olur: Onlar, Allah'ın dinini ve Rasûlünü korurlar da düşmanlar ona karşı güç bulamazlar. O'na saygı gösteresiniz... O'nun tüm kemal sıfatları ile muttasıf ve tüm noksanlıklardan münezzeh olduğu inancıyla O'nu büyük sayıp, saygı gösteresiniz ve sabah akşam günün başında ve sonunda veya devamlı olarak O'nu tesbih edesiniz diye. Allah'ı lâyık olmayan şeylerden tenzih edesiniz. Allah'a ortak, çocuk ve yaratıkların diğer özelliklerini nisbet etmek caiz değildir. Ya da buradaki tesbihten maksat duâ ve nafile namazdır. Kamus'da tesbihin, namaz anlamında olduğu, belirtilir ve: ”Eğer Allah'ı tesbih edenlerden (namaz kılanlardan) olmasaydı..." (Saffât: 143) âyetinde de tesbihin namaz mânâsına geldiği söylenir. İbn Abbas'tan, buradaki ”sabah akşam" dan maksadın; sabah, öğle ve ikindi namazı olduğu rivayet edilmiştir. Aynü'l-Meânî adındaki eserde de ”sabah" diye terceme ettiğimiz ”bükraten" in sabah namazı, akşam diye terceme ettiğimiz ”asilen" in de diğer dört vakit namaz olduğu söylenmektedir. Bu durumda âyet, farz namazların hepsine şamil olmaktadır. Bazı tefsir âlimleri, ”O'na destek olasınız ve O'na saygı gösteresiniz" cümlesindeki ”O" nun, Hazret-i Peygamber olmasının caiz olduğunu söylerler. Ancak bu delilsiz bir iddiadır. Çünkü ”O'nu tesbih edesiniz" cümlesindeki ”O" kesinlikle Allah'tır. Bu iddiaya göre, zamirlerin mercileri farklı olur. Söz konusu görüşün sıhhati farzedilirse; Hazret-i Peygamber'e destek olma ve saygı göstermeden maksat, açıkta ve gizlide sünnetine uymak olur. |
﴾ 9 ﴿