6

Ey iman edenler! Eğer kim olursa olsun herhangi

bir fâsık size herhangi

bir haber getirirse onu araştırın. Âyette, ”getirdiğinde" değil de ”getirirse" denilmesi gösteriyor ki, fâsıkların kendilerine yalan söyleme umutlarının kalmaması için mü'minlerin sürekli bu özellik üzerinde olmaları gerekir.

Âyette muradedilen anlam şudur: ”Eğer size bir fâsık, kalbe tesiri büyük olan mühim bir haber getirirse, onun doğru mu yoksa yalan mı olduğunu araştırıp öğrenin. Onun sözüne hemen güvenmeyin. Çünkü genel anlamda fısktan sakınmayan, bir çeşit fısk olan yalandan da sakınmaz.

Rivayet edildiğine göre, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Velid b. Ukbe b. Ebî Muayt'ı zekât toplamakla görevli olarak Benî Mustalık kabilesine gönderdi. Onunla, anılan kabile arasında, cahiliyye dönemindeki bir kan davası yüzünden kin ve soğukluk vardı. Benî Mustalık'lılar Velid'in geldiğini duyunca onu, binitli olarak karşıladılar. O ise kendisi ile vuruşacaklarını zannederek, korkuyla döndü ve Hazret-i Peygamber'e: ”Onlar dinden döndüler, zekât vermeyi reddettiler ve beni öldürmek istediler," dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah o kabile ile savaşmaya niyetlendi, bunun üzerine bu âyet indi.

Bir başka rivayette de denildi ki: Velid b. Ukbe döndükten sonra Hazret-i Peygamber Halid b. Velid'i bir birlikle Benî Mustalık üzerine gönderdi ve şöyle buyurdu: ”Onlara askerle birlikte gizlice var. Durumlarını araştırarak gizlice gir. Bak bakalım ezan ve benzeri İslâm şiarlarını görecek misin? Eğer görürsen mallarının zekâtını al, göremezsen onlara kâfirlere yaptığın muameleyi yap." Halid b. Velid denileni yaptı. Akşam vakti onların bölgelerine vardı. Akşam ve yatsı ezanlarını okuduklarını duydu. Onların tüm gayretleri ile Allah'ın emirlerine uymaya çalıştıklarını gördü. Zekâtlarını alıp, Rasûlüllah'a geldi ve durumu haber verdi. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.

Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da gerçek ortaya çıktıktan sonra, onlara

yaptığınıza pişman olursunuz. Olmayan bir şeyden dolayı son derece üzülürsünüz.

Verdiği bir haberin araştırılması emrinin, haber verenin fâsık oluşuna bağlanması, âdil olduğu taktirde tek kişinin haberinin makbul olduğuna işaret sayılmıştır. Âyet ayrıca, jurnalci, söz taşıyıcı ve gıybetçinin sözüne kulak asmayıp gerçeğin ortaya çıkması için mutlaka araştırılması gereğine de işaret etmektedir. Böylece Müslüman vebalden korunur, yalancı da deşifre olur.

6 ﴿