4

Biz toprağın onlardan neleri (yeyip) eksilttiğini muhakkak bilmekteyiz. Bu, onların tekrar dirilmeyi yadırgayıp uzak görmelerini red etmektir. Yani Bizim bunu yapmaya tam anlamıyla gücümüz yeter. Çünkü bilgisi ve lütfü; toprağın, ölülerin cesetlerinden neleri eksilttiğini, onların et ve kemiklerinden neleri yediğini kapsayan birisinin, onları eskiden oldukları gibi diriler olarak tekrar hayata döndüreceği nasıl yadırganıyor? Hayret.

Âyeti kerimede: ”Toprağın onları eksilttiği" değil de, ”toprağın onlardan neyi eksilttiği.." denildi. Çünkü toprak, kuyruk kemiğini çürütmez. O insanların bedenleri için tohum gibidir. Bir hadisi şerifte: ”Kuyruk kemiği hariç her insan çürür. İnsan o kemikten yaratılmıştır, tekrar onda birleştirilip diriltilecektir," buyurulmaktadır.0' Bu hadiste, ”kuyruk kemiği" diye terceme ettiğimiz ”acb" kelimesi, sözlükte kuyruğun kökü ve her şeyin sonu anlamındadır. Burada, içinde boşluk olmayan zerre veya hardal tanesi kadar olup, bedenden kalan, çürümeyen kemik anlamında kullanılmıştır. Allah (celle celalühü) insanları tekrar diriltmeyi dilediği zaman bu küçük kemik üzerinde terkib edecektir. Ancak bu ameliye; peygamberlerin, sıddiklerin ve şahitlerin dışındaki insanların bedenleri için söz konusudur. Çünkü onların vücutları, sahih haberlerde belirtildiğine göre çürümez ve bozulmaz.

İbn Atıyye: ”Anılan zatların bünyelerinin, toprağın eksilttiği şeylerden korunması, kıyamet günü aynı vücutların dönmesi içindir," der ki bu doğrudur.

Bazı usulcüler, diriltilen cesetlerin, öncekilerden farklı olmasının caiz olduğu görüşündedirler. Ancak İbn Atıyye bu görüşe karşı çıkarak şöyle demektedir: ”Bana göre bu görüş, Kur'an'ı Kerim'deki hükmün zahirine aykırıdır. Eğer iade edilen vücut, öncekilerden başkası olursa o zaman; deriler, eller ve ayaklar kâfirler aleyhine nasıl şahitlik edecekler? Bu ve benzeri hükümler, âhirette iade edilecek bedenlerin, dünyadakilerin aynısı olmasını gerektirir.

Şeyhu'l-İslâm İbn Hacer'e: ”Cesetler çürüyüp yok olduğunda, Yüce Allah onları iade etmek istediği zaman aynen önceden olduğu gibi mi olacak? Allah önceki bedenleri aynen iade mi eder? Yoksa öncekilerden ayrı bedenler mi yaratır?" diye soruldu. O da şu cevabı verdi: ”Allah'ın iade edeceği bedenler, öncekilerin ta kendisidir, başkası değildir."

Doğru olanı işte budur. Bundan başka bir görüş ileri sürenler bana göre hata etmişlerdir, çünkü Kur'an ve hadisin zahirine aykırıdır.

Rivayete göre ulemadan bazıları da der ki -bu görüş esas olarak nitelenmektedir-: Gökyüzünden meniye benzer yağmur yağacak ve bundan yeniden dirilme meydana gelecektir. Nitekim dünyadaki yaratılış da hayat denizinden babaların sulblerine, oradan da annelerin rahimlerine inen bir noktadan teşekkül etmiştir. Biliyoruz ki ilk yaratmayı Allahü teâlâ  önünde geçmiş hiçbir örnek olmadan sağlamıştır. Onu, dilediği şekilde terkib etmiştir. Son yaratılış da aynen böyle olacaktır. Allahü teâlâ  bunu, daha önceden bilindiğinde şüphe olmasa da geçmiş bir örneğe dayanmadan halkedecektir. Yüce Allah âhirerdeki dirilişi, dünya bedeninden kalan ve onun aslı olan kuyruktaki kemik üzerine bina edecektir. Yani âhiretdeki diriliş onun üzerinde terekküp edecektir.

"...İlkin sizi O yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz." (A'râf: 29) âyetine gelince; bilinmekle birlikte ilk yaratmada olduğu gibi, geçmiş bir örneğin bulunmayışı anlamındadır.

Yanımızda (her şeyi) muhafaza eden bir kitap vardır. Çeşitli şeyleri korumada son derece üstün bir kitap, ya da değişmekten korunmuş manasınadır. (2) Maksat: Ya Allah'ın küllî ve cüz'î her şeyi bilmesinin yanında her şeyi kapsayan bir kitap bulunup da istediğini ondan alanın bilgisi ile temsilidir. Ya da her şey onun katında Levh-u Mahfuz'da sabit olması hasebiyle Allah'ın bilgisini tekittir.

4 ﴿