ZARIYAT SURESİMekke devrinde nazil olmuştur, 60 âyettir. 1Tozutup savuranlara... Savurandan maksat, toprağı ve başka şeyleri savuran rüzgârlardır. Ka'b el-Ahbâr'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: ”Şayet Allahü teâlâ yeryüzünden rüzgârı üç gün hapsedip estirmese, dünyada kokmadık hiç bir şey kalmaz." Avam b. Havşeb'ten de şöyle dediği rivayet edilmiştir: ”Güney rüzgârları cennetten çıkıp cehenneme doğru eser. Onun gamı cehennemden, bereketleri de cennettendir. Kuzey rüzgârları da cehennemden çıkıp cennete doğru eser. Onun ferahlığı cennetten, şerri de cehennemdendir." Bir de şöyle denilmiştir: ”Kuzey rüzgârları Adn Cennetine eser, onun güzel kokusundan alır ve siddikların ruhlarına götürür." Cabir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: ”Rüzgâr azdı, şiddetinden neredeyse hayvan üstünde olan kişi kuma gömülecekti. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ”Bu, münafığın ölmesi için gönderilen rüzgârdır," buyurdu. Medine'ye geldiğimizde gördük ki, münafıkların ileri gelenlerinden birisi ölmüş." İbn Ömer'de şöyle dedi: ”Sekiz çeşit rüzgâr vardır. Bunlardan dördü rahmet, dördü de azaptır. Rahmet olanlar: Nâşirât (yayıcı olanlar), Mübeşşirât (müjdeleyiciler), Zâriyât (savuranlar), Mürselât (gönderilenler) dır. Azap olanlar da: Asıfât (şiddetli esen), Kâsıf (kasırga), Sarsar (soğuk rüzgâr), Akîm (kasıp kavuran rüzgâr) dır." İbn Ömer, Kur'an'da anılan rüzgâr çeşitlerini kasdetmiştir. Ebû Ümâme (radıyallahü anh)'den, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ”Ümmetimden bir grup, yeme, içme, eğlenme ve oyun üzere geceleyecekler. Sonra maymunlar ve domuzlar şekline sokulacaklar. Yine ümmetimden bir grup da yere batırılmak ve üzerlerine gökten taş yağdırılmak gibi musibetlere uğrayacaklar. Buna sebep: Onların şarkıcı kadınlar edinmeleri, şarap içmeleri, def çalmaları ve ipek giymeleridir."(1) 1- Hadisi Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr'mûz tahric etmiştir. Hadisin bir kısmı Sahihayn'de (yani Buharı ve Müslim'de) vardır. Bkz, el-Fethu'l-Kebîı; 3/55. Bazıları: ”Buradaki zariyat'tan maksat, doğurgan kadınlardır. Çünkü onlar, çocuk dünyaya getirirler." derler. Ben fakir derim ki: Bu kelimenin ”hamilât" ve ”câriyât" kelimelerine bitişik olması bu mânânın isabetli olduğunu gösterir. Çünkü âyetteki ”hamilât"ın anlamlarından biri de hamile kadınlardır. Bu, doğurgan kadınların kısır kadınlara üstünlüğünü beyan etmektedir. |
﴾ 1 ﴿