44Rablerinin emrine karşı azgınlık ettiler. O'na uymaktan kibirlenerek imtina ettiler. Rablerinin emri, Sâlih (aleyhisselâm)'in lisanı üzere emrolundukları şeylerdir. O da: ”Allah'a kulluk ediniz" ve ”Onu bırakınız, Allah'ın arzından yesin." (Araf: 73) âyetinde ifade edilmiştir. Ya da maksat, Allah'ın şanıdır ki o da dinidir. Yahut da onların azgınlıkları, Rablerinin emri dolayısıyla oldu. O da, kendisine kulluk etmeleri ve deveyi kendi haline bırakmalarını emretmesidir. İşte onların azmalarının sebebi bu idi. Bu yüzden bakıp dururlarken... Yani o sayhayı gözleri ile görürlerken, çünkü o, güpegündüz gözlerinin önünde geldi, onlar gözleriyle ona bakıyorlardı. Bu cümlede ”saika" mn, hakiki mânâsı olan yıldırım anlamında kullanıldığının tercih edildiği görülmektedir. Çünkü o ortaya çıktığında gözleri ile gördüler. Ses ise görülmez, işitilir. Zahir olan şu ki, yıldırımla birlikte Cebrail (aleyhisselâm)'in sesinin de bulunması mümkündür. Buna engel bir durum yoktur. Bir başka izaha göre ”bakmak" tan maksat, beklemektir. Yani onlar, vaadolundukları azabı bekliyorlardı. Çünkü o günlerde renklerinin değişmesinden dolayı onun ineceğinin işaretlerini gördüler. Bu ifade: ”Onlar bakıp dururken yani hayret içerisinde iken sesi duydular," şeklinde de izah edilmiştir. Kendilerini o korkunç gürültü alıverdi. (7) Denildi ki: Sâlih (aleyhisselâm)'in açıkladığı; yüzlerinin sararması, kızarması ve kararması gibi alâmetleri görünce onu öldürmeye yeltendiler. Allahü teâlâ onu Filistin arazisinden kurtardı. Dördüncü günün kaba kuşluk vakti gelince koku süründüler özel bir deri ile kefenlendiler ve: ”Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı" (Hûd: 67) âyetinde açıklandığı üzere Cebrail (aleyhisselâm)'in korkunç sesi geldi ve helak oldular. Burada ”saika" dan maksat, ”feryad, ses" tir, gerçek anlamı değildir. Bu kelimenin gerçek mânâsı yıldırımdır. 7- Gürültü diye terceme edilen kelimenin, gerçek mânâsı yıldırımdır ve birçok müfessir kelimeyi o anlamda almışlardır. Bursevi kelimeyi ”ses" diye tefsir ettiği için bu şekilde terceme ettik. (Mütercim) Bu kelimenin izahı sadedinde şöyle diyenler de olmuştur: ”Onlara gökyüzünden korkunç bir ses geldi." Denilmiştir ki: ”O seste, yıldırımın ve yeryüzündeki her şeyin sesi vardı. Göğüs kafeslerinde kalpleri parçalandı." Bazı âlimler ise, onların, gerçek anlamda yıldırımla helak edildiklerini, gökyüzünden bir ateş inerek onları yaktığını söylerler. |
﴾ 44 ﴿