9Öyle ki iki yay arası kadar, yani yakınlık bakımından, iki yay arası gibi oldu. Araplar, mesafeyi yay ile ölçtükleri için burada da yay kelimesi kullanıldı. Meâlimu't-Tenzil'âe şöyle denilmektedir: ”Cebrail (aleyhisselâm)'le, Hazret-i Peygamber arasında iki yay arası kadar mesafe oluşunun anlamı: İkisi arasında yay ile kiriş arasındaki mesafenin bulunmasıdır. Sanki, yay kirişe galip getirilmiş, iki yay denilmiştir. Bu, ikisi arasındaki yakınlığın fazlalığına işarettir. Bu benzetmenin aslı şudur: Araplardan anlaşma ve ittifak yapan iki kişi yaylarını çıkarırlar ve birbirine yapıştırırlardı. Bununla, birbirlerine arka çıkacaklarını, birbirlerini koruyup müdafa edeceklerini muradederlerdi." "İki yay arası"nâm maksadın, iki kol arası olduğu da söylenmiştir. Bu izaha göre kola, yay denilmesi; ölçülecek şeylerin kol ile ölçülmesinden dolayıdır. Hazret-i Peygamberle Cebrail arasındaki mesafe, birbirine temas edecek derecede yakın değil, ifade ve istifadeye imkân vermeyecek derecede de uzak değildi. Bu mesafe, edebli dostların birlikte oturduklarında bilinen sınırdır. Hatta daha da yakın oldu. Yani ey muhataplar! Sizin ölçülerinizle daha da yakın oldu. Bir âyette de: ”...Hatta daha da artırırlar" (Saffât: 147) buyurulmaktadır. Allahü teâlâ hakkında, şüphelenme söz konusu olmadığı için, âyetteki ”ev" harfi (burada hatta diye terceme edildi, asıl manası veya demektir) ki bu, kullara nisbetledir. Umarım ki anlamına gelen ”lealle" kelimesi de, Kur'ân'ın müteaddid yerlerinde böyle kullanılmıştır. Yani âyetin anlamı şöyledir: ”Sizden birisi Rasûlüllah'la Cebrail'i gördüğü zaman; ”onlar iki yay kadar veya (hatta) daha da yakın," der. Yani aralarındaki yakınlığın miktarını karıştırır. Ayetteki ”sonra yaklaştı hatta daha da yakın oldu" kelimeleri ile sona eren cümleden kastedilen; birlikteliklerinin ve Rasûlüllah'ın, kendisine vahyolunan şeyi duyduğunun temsil yoluyla anlatımıdır. |
﴾ 9 ﴿