9Tartıyı doğru yapın. Tartınızı adaletle yapın, dümdüz tutun. Müfredat adlı kitapda şöyle denilir: ”Vezn, bir şeyin miktarını bilmektir. Halkın, vezinden anladığı; terazi ve baskülle belirlenen şeydir." "Tartıyı doğru yapın" buyruğu, insanın söz ve davranış olarak yaptığı her şeyde adaleti gözetmesi gereğine işaret etmektedir. Terazide eksiklik yapmayın. Yani eksik tartmayın. Zira terazinin hakkı düzgün tartmaktır. Zaten teraziyi koymaktan maksat da budur. Sâ'dî el-Müftî dedi ki: ”Gaye, terazinin kendisi değil, tartılan şeyi eksik yapmayın, demektir. ” Cenab-ı Hak önce düzgün tartmayı emretti, sonra haddi aşmak ve tecavüz demek olan tuğyanı, bilâhare de noksanlık demek olan hüsranı yasakladı. Allahü teâlâ, terazi kullanma emrini pekiştirmek ve onu doğru tutma konusundaki, tavsiyesini teyid için ”mizan" sözünü tekrar etmiştir. Mâlik b. Dinar'dan şöyle rivayet edildi: ”Mâlik, ruhunu teslim etmek üzere olan komşusunun yanına girdi. Komşu: 'Ey Mâlik! Önümde, tırmanmaya zorlandığım ateşten iki dağ var,' dedi. Mâlik adamın ailesine durumu sordu. 'Onun iki ölçü âleti vardır. Birisiyle ölçer alır, diğeriyle ölçer satardı,' dediler. Mâlik der ki: Onları getirttim ve birbirlerine çarparak kırdım ve sonra adama sordum. Dedi ki: 'Durum gittikçe gözümde büyüyor.'" Müfredat adlı eserde deniyor ki: 'Terazide eksiklik yapmayın,' âyeti, terazide adalete dikkat etmeye, tartıda haksızlıktan kaçınmaya işaret olabileceği gibi, kıyamet günü kendisi ile terazisinin hafif gelmeyeceği şeylerle uğraşmaya da işaret olabilir. Böylece hakkında Cenab-ı Hakkın: 'Tartıları hafif gelenler ise... onların yeri cehennemdir' (Kâria: 8-10) buyurduğu kimselerden olmaz. Bu iki mânâ birbirinden ayrılmazlar. Cenab-ı Hak'kın Kuranda zikrettiği her hüsran (zarar), dünyevî tartılar ve beşerî alışverişlerdeki zarardan ziyade son belirtilen zararı ifade eder." Ben fakir de derim ki; göğün yükseltilmesi ve yerin döşenmesindeki ölçü, hadiste de belirtildiği gibi yer ve göklerin adaletle ayakta durduğuna işaret etmektedir. Ayrıca dengede olup birbirlerine tecavüz etmesinler diye ruhla ceset arasında akıl terazisinin gereğine de işaret etmektedir. Gerçek adalet; aklen, dinen ve örfen kötü görülen ifrat ve tefrit (aşırılıklar) arasında dengede durmaktır. Tartılanlar, şahsî kabiliyete bağlı olan akıl yoluyla denkleştirilmiş ilmî ve amelî şeylerden ibarettir. |
﴾ 9 ﴿